Günümüz Türkiyesi ile 1930’ların Nazi Almanya’sının arasında okudukça hiç bir fark olmadığını farkettiğim, ve aslında bizi hayallerimizden gün geçtikçe vazgeçmek zorunda bırakan bu sistemin sürekliliğinin sağlanması için çalışanlar ve bizimde istemesek dahi nasıl da bile bile köle edildiğimizin kusursuz çizgilerine sahip grafik romanıydı bu kitap.. Tabii bir de Yeşilçam’ı andıran aşk hikayesi olmazsa olmazıydı..Okuyun okutturun..
Eros’un nasıl hoyrat olabileceğinden, habersiz olan Khloe:
‘Hastayım ama hastalığımın ne olduğunu bilmiyorum. Canım acıyor ama yaralı değilim. Üzüntü içindeyim ama hiçbir koyunumu kaybetmedim. Boynuz yediğim oldu ama asla ağlamadım. Arılar soktu beni ama asla yakınmadım. Ama bu her neyse, hepsinden beter dokunuyor yüreğime.’ #eros #pastoraledebiyat #yunanklasikleri
Yunan mitolojisine ilginiz varsa,bu romana başlamadan önce biraz klasik mitoloji hakkında araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Genel olarak; betimlemelerle dolu paragrafları ile harika bir roman. Bayıldım.
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202133,8bin okunma
Kalk, iki gözüm, iskeleye geldik.Günün birinde ya çıldıracağız, ya dünyaya hakim olacağız. Şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalimizin şerefine bir kaç kadeh içelim.
Pedofili boyutunda takıntılı bir aşkı konu almış yazar. Şahsen okurken insanı rahatsız etmemesi mümkün değil, bu kitabın konusu ilginizi çekiyor ise alternatif olarak Stefan Zweig in Bilinmeyen bir kadının mektubu adlı eserini okuyabilirsiniz. En azından sadece obsesif bir aşk hikayesi..