Öyle kendi kendine, bilgisiz bir neşeyle olan ağaçlar, olduklarından başka bir şeyi bile hayal edemeyen düz gövdeli ağaçlar... Nasıl hep yukarı doğru gidiyor hayat onlar için, hep daha yukarı, en yükseğe.
Nasıl kavruluyor içim. Kendime ondan bakıyorum. Onun baktığı yerden bakıyorum halime; usanmadan, çıldırarak. Gördükçe kendimi eriyip toprağa sızmak istiyorum. Tutulmak bu işte: bin olası gözle görmek kendini. Ve zalimleştirdiğin gözlerle bakıp kendine artık olmamayı istemek.