aşağı düşmemiz durumunda hissedeceğimiz kederi zihnimizde sönük bir resimle canlandırmasaydık, kaygan yolda öyle temkinli bir biçimde gitmezdik.
terry eagleton / şiir nasıl okunur.
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
...
gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi, konuşkan
hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan
sana doğru koşuyorsam eğer böyle
kavuşmak istediğim sen değilsin, aşka aşığım
aşkın hayali yeğdir senin hayalindense
ışıksız gecelerimin karanlığına
furuğ.
bazen bir musluk sesine bile uyandı gözlerim, bazen hiçbir şeye uyanmadı. senden önce bin cümleye açılan ağzım, senden sonra bir harfe bile uzanmadı. benden sana ne kaldı, bilmedim. bulutun geçti, rüzgârın geçti, yağmurun geçti. bütün gün elimde bir dal parçası; ikiye bölüp durdum toprağı. bir eve döndüm bazen. her gece açık tutulan bir radyo: pink floyd: hey you! bu taşı kaldırmama yardım edecek misin? bazen, oyuklu bir kayaydım. bir sığırcık sürüsü geçmeyegörsün, bakır çalığı bir dağdım bazen. her yangına ateş taşıdım da seni uğurlarken yoluna su döktüm. üç defa öptüm alnından. üç defa geçtim aşk kelimesinden de artık geçmem harfinden dedim. bazen gökyüzüne baktım, bazen toprağa. her taşın gediğinde bilmediğim bir şey aradım. hayattı, çekiyordu, içine istiyordu bazen. gitmedüm. bir eve döndüm bazen. boşluğuna akşamlar silkelenen bir eve. merdiven sayısı değişmeyen bir eve. bütün duvarlarında su sesi işitilen bir eve. topuk sesleriyle konuşan bir eve. açılıp kapanan kapılarıyla bir eve döndüm bazen. dünyaya sığdım da bir yatağa sığmadım bazen.
yedi kat göğün yetimiydin göğsümde,
yol kokusu başın
şimdi kimin sesinde uyuyor?
kimin ırmağındasın şimdi
o dağdan bu ovaya sürdüğün at
şimdi kimin ağacına bağlı?
yeşerdi mi tarlan
acı kök tadın aldın mı dünyadan?
bir avlunun karanlığından bakıp
her aşk kusur soyundandır
dedin mi her kapıda?
yarık içinde tırmandığın dut dalı
sana da verdi mi yemişin?
herkesten bir taş eksiltirken
ördün mü duvarın?
onca aşk geçtin,
hani ne var heybende?
her seferinde başka bir kapıdan
topuklarken ayrılığın atını
dinmek bildi mi içindeki sahra sesi?
onca yıl
veda ovasını gezip durdun da
gördün mü merhamet tepesini?
"Bir başka ülkeye,
bir başka denize giderim," dedin,
"bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin
olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
bir ceset gibi gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yılı tükettiğim bu ülkede."
Yeni bir ülke bulamazsın,
başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma -
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada,
bu köşecikte,
öyle tükettin demektir
bütün yeryüzünde de.
Konstantinos Kavafis / Şehir, Çeviren: Cevat Çapan.