Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
nida
nida
@einzelgaenger
60 okur puanı
Temmuz 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
352 syf.
8/10 puan verdi
queen charlotte dizisiyle yaklaşık %80'i falan birebir aynı, kelimesi kelimesine. artı olarak karakterlerin gerçek duygularını okumuş olduk ki benim için çok önemliydi özellikle george'un iç dünyası:( yani muhtemelen dizisi olmasa da kitabı severdim ama ne yalan söyleyeyim india ve corey'ninki öyle bir performans ki hiç hayal gücümün ulaşamayacağı noktalara taşımışlar karakterlerini, o yüzden muhtemelen şu anki kadar zevk almazdım. o yüzden önce diziyi izleyelim çünkü corey ve india<3
264 syf.
7/10 puan verdi
yanarım yanarım şu kitabı 'vasat' bi çeviriyle okuduğuma yanarım. hatta çeviriyi de geçtim keşke orijnal diliyle okusaymışım. daha sonradan sadece o mektubun orijinalini okuduğumda bile tüm kitaptaki duygu yoğunluğunun milyon kat daha fazlasını yaşadım. her okuduğumda fenalaşırım bi yine, edebiyat budur
"I can listen no longer in silence. I must speak to you by such means as are within my reach. You pierce my soul. I am half agony, half hope. Tell me not that I am too late, that such precious feelings are gone for ever. I offer myself to you again with a heart even more your own than when you almost broke it, eight years and a half ago. Dare not say that man forgets sooner than woman, that his love has an earlier death. I have loved none but you. Unjust I may have been, weak and resentful I have been, but never inconstant. You alone have brought me to Bath. For you alone, I think and plan. Have you not seen this? Can you fail to have understood my wishes? I had not waited even these ten days, could I have read your feelings, as I think you must have penetrated mine. I can hardly write. I am every instant hearing something which overpowers me. You sink your voice, but I can distinguish the tones of that voice when they would be lost on others. Too good, too excellent creature! You do us justice, indeed. You do believe that there is true attachment and constancy among men. Believe it to be most fervent, most undeviating, in F. W.
I must go, uncertain of my fate; but I shall return hither, or follow your party, as soon as possible. A word, a look, will be enough to decide whether I enter your father's house this evening or never."
337 syf.
7/10 puan verdi
şöyle bir şey bir makalede veya röportajda geçiyordu sanırım? 'dune'da iyi tarafın bir imparatorluğu ele geçirişini okuyoruz bu yüzden sevmesi kolay ama dune messiah'ta bu imparatorluğu elimizde tutmaya uğraşıyoruz ve sırada hala iyi taraf olup olmadığımızı sorguluyoruz ki daha az sevilmesinin sebebi de bu.' kitapta bunu en iyi yansıtan yer de paul'un- mesih'in kendisini hitler ve stalin'le kıyaslamasıydı.
ben ilk kitapla bunu okuyuşum arasına birkaç ay koyduğum için zaten çok daha felsefi olan ikinci kitabın içine uzun bir süre giremedim. yoksa muhtemelen 1-2 puan daha yüksek verirdim- ve de kitaptan daha çok zevk alırdım. (eğer kitabın yarısını 'bu kimdi ya?' 'bu ne ya?' 'bu ne ara yaşandı ya?' diyerek geçirmeseydim.)
Okur Takip Önerileri
458 syf.
9/10 puan verdi
-bol bol spoiler-
leto, ghanima, preacher vs. bu kitabın önemli karaktarleridir falan evet ama bence tek bir yıldız var sadece o da alia. bence bu kitap alia atreides'in trajedisidir, yükselişi ve düşüşüdür, bir 'rape' olarak nitelendirilen 'pre-born' luğuyla, 'the reverend mother'ın onu terk edişiyle, tek tek
291 syf.
8/10 puan verdi
ilk bölüm bittiği an ben bu kitaba 10/10 veririm gibi dedim, ama ikinci ve üçüncü bölümde anlatıcının briseis'den sapması sebebiyle aynı etkide ilerlemedi benim için. başka da bi kusuru yok. çok çok etkileyiciydi, farklıydı, cesurdu. o kadar çok yerin altını çizdim ve not aldım ki,
《I do what no man before me has ever done, I kiss the hands of the man who killed my son.
And I do what countless women before me have been forced to do. I spread my legs for the man who killed my husband and my brothers.》
not: the silence of the girls, aynı şekilde yıllarca erkek 'main characters' den dinlediğimiz ve ezberlediğimiz ve sevdiğimiz bir başka hikayenin 'silent girls' lerini anlatan 'the witch's heart' ı hatırlattı. o da tam puanlık bir kitaptı, öneririm.
132 syf.
5/10 puan verdi
Eserin vermek istediği mesaj her ne kadar vurucu olsa da bu mesajın veriliş şekli beni sıktı, kitabın içine girmekte oldukça zorlandım ve yazarın yaşatmak istediği etkiyi deneyimleyemedim maalesef.
424 syf.
7/10 puan verdi
Mansfield Park Jane Austen'in en yavaş ilerleyen, en eleştirisel ve kaba bir tabir olmayacaksa en yavan romanı olabilir. Bunu tabii ki Gurur ve Önyargı, Emma gibi eserlerle karşılaştırdığım için rahatça söyleyebiliyorum. Bu demek değil ki kötü bir roman, yalnızca yazarın alışılageldik ritminden bi tık farklı ancak buna rağmen mesajını başarıyla ulaştırmış kaliteli bir eser.
376 syf.
1/10 puan verdi
Formula 1 izlememiş olsak yedirecekler. Tamamen Wattpad tadında bir kitap. Hayatınızda Formula 1 izlememişseniz, bu sporla ilgili tek bilginiz birkaç yakışıklı pilotsa ve "bad boy with daddy issues, but i can change him" evrenizden hala çıkamamışsanız okuyabilirsiniz. Ama okumayın yani:(
336 syf.
8/10 puan verdi
Kitap komünist rejim altındaki 1989 Romanya'sını ve bu rejim altında yaşanan trajediyi anlatıyor. En temel ihtiyaçların bile ancak rüşvetle karşılanabildiği, para biriminin neredeyse sigaraya -kent- döndüğü, sıra beklemenin günlük bir aktivite haline geldiği, herkesin birbiri üzerine ajanlık yaptığı, evlerde bile fısıltılarla konuşulan, insanların eşlerine ve ebeveylerine bile güvenemediği bir Romanya'dan bahsediyoruz.
Çok eğitici bir kitap olmuş. Yazar da Amerikalı olmasına rağmen Romanya atmosferini başarılı ve tarihe uygun bir şekilde yansıtmış. Kitap boyunca şaşırıyorsunuz, üzülüyorsunuz, kızıyorsunuz ve inanamıyorsunuz yalnızca 30 yıl önce bu kadar yakınımızda yaşanan sefalete, adaletsizliğe ve zorbalığa. O dönem Doğu Avrupa'da komünizm altında yönetilen son ülke olan ve bu rejimden kanlı yollarla kurtulan tek ülke olan Romanya'nın hikayesi mutlaka okunmalı.
352 syf.
6/10 puan verdi
Hazel 1800'lerin İskoçya'sında cerrah olmak isteyen 16 yaşındaki bir kız. Bu noktada da kadınların tıpla ilgilenmesi ve eğitimini alması son derece uygunsuz bulunduğu için kitapları dışında hiçbir kaynağı olmayan Hazel'ın yolu, halihazırda zor şartlar altında çalışan ve yalnızca hayatta kalmaya çalışan Jack ile kesişiyor.
