Hatırlamak eski bir gelenekmiş, eski Mısır'dan da evvel. Hızır günü, rivayet odur ki, ölmüşler ve yaşayanlar bir araya gelirlermiş. O gün, sofraya bir tabak da ölenlerin ruhları için konurmuş. Maksat, hatırlamak, gönlünü almaktır. Dersim' de Hızır ayı boyunca ölmüş insanların ruhları hatırlanır, yemek yaparken, ekmek pişirilirken, her ölen için annem ağzını kıpır kıpır kıpırdatır, ölenlerin ruhları için ateşe tuz atılırdı.
Pir ile sohbet.
Rutin aklın ölümüdür, aynı şeyi ikinci kez söyleme, aynı şeyi tekrar eden insanla ilişkini kes. Selam ver ama kelam etme.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Memleket dedim, güzel memleket sen ne kadar da zalimmişsin. Hiç hayal kuran insan tutuklanır mı, yazan insan, çizen insan...
Hani söylemesi ayıp ben insanın ülkesini unutmamasını da acılarının derinliğine bağlıyorum. İnsanın acısı insanın gerçek yurdu. Acın nereye aitse oralısın, gerisi boş.
144 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Kitap tek solukta bitti ama etkisi uzun süre devam edecek. Katliam, dram, sürgün, hapis, Ermeniler ve Zazalar, Kızılbaşlar, elma bahçelerine sıçrayan kan, ölüm, ölüm, ölüm, daha çok ölüm, aşiretlerin şahsi çıkarları altında ezilen halk, yine hapis, yine katliam, tecavüz, bu coğrafyanın değişmeyen kaderi yıkım, ayrılık, ve her seferinde farklı sebeplerle ortaya çıkan insanların birbirini yok etme isteği!
Ejma'nın Rüyası
Ejma'nın RüyasıHaydar Karataş · Nota Bene Yayınları · 201746 okunma
“Ey Tanrım biraz günışığı ver bana, biraz yağmur! Bir adam gördüm içindeki canavarı bağlamış ardı sıra sürüklüyordu. Yanına gittim, "Amca," dedim. Duymadı. Daha yüksek sesle seslendim, "Amca nereye götürüyorsun bu vahşi yaratığı?" Dedi, "Evlat, çok öfkelendi. Masalcıya götürüyorum, biraz hikâye anlatsın, dinsin. Uyutmuyor geceleri..." Ağzım açık arkadan bakakaldım ve ne mutlu dedim ne mutlu içindeki canavarı görebilene, ilacını bilene ne mutlu...”
Reklam
76 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.