"Çocuğum, sen bazen susuyorsun. Sen bazen yaşıyorsun ama ruhunu öldürüyorlar. Ve susuyorsun. Kim susturuyor seni böyle? Canını nasıl yakıyorlar? O odalarda ne oluyor? O evleri kim başına yıkıyor. Kilitli kapıların ardında ruhunu bedeninden kopartmışlar gibi bakıyorsun. Kim dokunuyor senin çocukluğuna? Kim senin çocukluğunu senden alıyor? Hangi lanetli el, hangi kirli nefes, hangi lekeli vicdan rengini soldurtuyor? Ne olur susma. Seni susturmuş o karanlık gölgeye ve sana susmayı öğretmiş bu kör kalabalığa beraber haykıralım. Sövelim çocukluğum, çığlık atalım. Senin çocukluğuna düşen gölge sokaklarda elini kolunu sallayarak yürümesin. Seni susturan ses, başka hiçbir yerde yükselmesin. Suçlu cezasını çekmezse büyüdükçe kendini suçluyorsun. Ona öfken dinmezse kendine öfkende çırpınıyorsun. Susmayı sürdürdükçe duygularını sana ait olmayan bir utanca gömüyorsun. Susma lütfen."