Elif Demir

Bir tren garında donarak öleceğim, seninle ve bir kuşla aynı günde...
Reklam
Zaman kılığına girmiş biriydi, geçip gitti; dokunamadım, durduramadım...

Reader Follow Recommendations

See All
-... Bazen bir kuyunun dibine çöken derin bir sessizliği karıştırırken, bazen içimin en ücra köşesinden dörtnala gelip zihnimi istila eden başkalarının seslerini bastırmak için var gücümle susarken buluyorum kendimi. Hatta öyle zaman oluyor ki, başkalarına ait olduğundan emin olduğum seslere direnmek için sessizliğe dönüşüyorum. -Sessizliğe dönüşmek... Sessizliğin bir rengi var mı? -Bilmem. Bence sessizliğin rengi de dilsizdir, yani herhangi bir renge bulaşmaktan sakınmıştır kendini.
200 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Havuçkafa
HavuçkafaJules Renard
7.4/10 · 113 reads
Reklam
382 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 22 days
Fakat arada bu uçurum daima kalacaktı. Ara sıra onun üstünden ellerimiz birbirine uzanacak, sonra ben küskün, o ümitli kendi dünyalarımıza dönecektik.
-Hayır siz mâkulü aramıyorsunuz! O kadar budala değilsiniz. Aklın kendisi için işleyen bir cihaz olduğuna kaniyseniz o başka... Hayır, sizin aradığınız başka bir şey. -Ben doğruyu arıyorum. Yahut istiyorum, bir parçacık olsun... -Doğru, ya bütün olur, ya hiç olmaz... Dostum, sizin bahsettiğiniz sağlam kıymetler ancak bir lokma, bir hırka yaşamağa razı olanlar içindir. Sizin gibi her şeyi ve hepsini birden isteyenler için değil! Bütün ve halis şahsiyet her şeyden evvel kendisiyle yetinmeyi icap ettirir.
Hayatımızın bir devrinden sonra başımıza gelen şeylere o kadar hazırlanmış oluyoruz ki, kederimizi kendi içimizde taşır gibi yaşıyoruz.
İnsan talihi bu idi. Hiç kimse yıldız olarak kalamıyordu. Muhakkak hayalimizdeki yerinden inecek, herkese benzeyecekti.
Reklam
Dışarda deniz var, gece var. Garip, sessizliği insanın içine yerleşen, bir rüya balığı gibi insanın içinde masmavi kımıldanan gece.
Yine çok güzel ve şirin. Yüzü çocukluğumun şekerci dükkanlarına, şimdiki çiçekçi vitrinlerine benziyor, ışık ve renk içinde.
En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hattâ ben de mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.
Ah o andaki sesim! Nasıl tanıyordum bu sesi ve hıçkıran bütün vücudumu. Bütün ömrümde kaç defa rüyalarımdan kulaklarımda hep aynı gözyaşlarıyla ıslak bu sesle ve içimde bu korkunun tâ kendisiyle uyanmıştım. Korku... Korku ve insan, korku ve insan talihi, insanın insana hücumu, o hiç yere düşmanlık. Fakat neyi anlatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.
Elif Demir

Elif Demir

, thinking of reading a book
Buda'da Bir Boşanma
Buda'da Bir BoşanmaSandor Marai
8.4/10 · 278 reads
127 öğeden 91 ile 105 arasındakiler gösteriliyor.