Tatar Çölü, kitabı elime üç sefer aldım. Ve bu seferlerin arasına zaman koyup
Giovanni Drogo'yu düşündüm. 'Neden?' sorusuna cevap aradım. Hem onun için hem de yıllarca orada kalanlar için . Bazen kızdım bazen neden bu kadar cesaretsiz davranıyorsun dedim. Karakterle konuştum zaman zaman .Değişen çok şey olmamasına rağmen hep bir merakla ilerledim kitapta. Acaba...?
Kitapta Drogo'nun kendi iç dünyası ve orada nasıl sıkışıp kaldığını izledim. Ulaşmak istediklerine, başlarda çok hevesli olmasına ve sonrasında durağan bir hayatı nasıl da benimsediğine şahit oldum.
Drogo o çölde nasıl da kendini tutsak etmişti aslında....
Umut, monotonluk, uzaklaşma, yalnızlık, yabancılaşma, hayal kırıklığı, öfke, mecburiyet gibi bir çok duygunun hissini yasadım kitapta.
Hayatın akışı ile ilgili çok hoş bir alıntı yazıyorum .
'' Bir sayfa daha böylece yavaşça çevrildi ve tüketilmiş günlere eklenerek öbür tarafa geçti. Şimdilik biriken sayfalar ince bir cilt oluşturmakta ama buna karşılık kalan sayfalar bitmek bilmez bir hacim sunmaktadır. Ama yine de biten bir sayfadır, teğmenim, yani yaşamın bir parçası ''
Sonunda Drogo ulaşmayı beklediği o yerde değildi. Ve öylesine bir hayat geçirmişti ki artık geri dönüp değiştirmesi de imkansızdı.
Bu kitap sonrasında kendi hayatınıza bakarken biraz daha sorgulayıcı olacaksınız diye düşünüyorum...