Çoğu insan, tanıştığınız anda, bir çeşit yarışma için sizi ölçüp biçiyordu. Sanki herkes cankurtaran botlarına sığacak insan sayısının sınırlı olduğu bir yerde gemi kazası korkusuyla yaşıyormuş gibi, sürekli kendi yerlerini belirlemeye ve vazgeçilebilir insanları, gözden çıkarabileceklerini tespit etmeye çalışıyordu.
Sayfa 141
"Uzlaşımları küçümsediğini biliyorum, ama sırf orijinal, zekice bir ifade olmadığı için 'İyidir, sağ ol,' diyemeyecek seviyeye getirmemelisin bunu. Hayatın her alanında alışılmadık olamazsın. İnsanlar yanlış anlar."
Sayfa 109
"Doğal olarak," dedi profesör bıkkınlıkla, "sikkeler çok eski ve eğer istersek bunu tartışabiliriz. Benim demek istediğim film devrim niteliğinde bir araçtı."
Retorik dönüşten etkilenmiştim: Şu an ben bir puşt gibi görünüyordum, çünkü "Film devrim niteliğinde bir araç değildir," demişim gibi olmuştu.
Sayfa 106
Sınıftaki tüm çocukların, zorba olanların bile, Dumbo'nun işkencecilerine karşı birleşmiş olduğunu ilk defa fark ettim. Dumbo'nun düşmanlarına kötü bir şey olduğunda da, Dumbo başarılı olduğunda da sürekli olarak güldüler ve neşelendiler. Ama onlar sizdiniz diye kendi kendime düşündüm. Nasıl bilmiyorlardı? Bilmiyorlardı. Sersemleticiydi, sersemletici bir hakikatti bu.
Sayfa 88
Ama eğer siz tuhaflığa dikkat çekerseniz - onu olgusal olarak ortaya koyarsanız - gerçek hayattaki insanlar fark ediyor ve gülüyorlardı.
Sayfa 87
Daha önce hiç pandispanya yapmamıştım, kabarmaya başladığında çok heyecanlandım, ama fırını erken açınca tam ortasından, bir medeniyetin yıkılışı gibi çöktü.
Sayfa 82
Bu kadar güzelliği ve zarafeti hak edecek ne yapmıştı erkekler?
Güneş sanki her şeyi unutmuş gibi yeniden parladı.
mucize, sevginin bireyler arasındaki gerçek anlamda muğlak ve kavranılamaz bir bağ olması ve herkesin sevilmeye ne kadar değer olduklarına göre eşleştiği ekonomik bir yarış olmaması değil miydi?
Eğer şu anda kafanda devam eden bir hikaye olmasa sabah uyandığında kim olduğunu nereden bileceksin?
Atomu Fruit Loops'a, yaşamı cennete ve aşkı var olmayan bir basitliğe çivilemeye çalışıyorlar. Sen haklısın - bunu yapmamalılar. Bu mümkün değil ve öyleymiş gibi yapmamalılar.
Anahtarlarınızın yerini hatırlamak için onları bir amfi tiyatroda hayal edebilirdiniz ama hiç kimse amfi tiyatroyu nasıl hatırlayacağınızı söylemiyordu.
Sırf diğer insanlar da yapıyor diye bir şeyler yapmanın yanlış olduğunu biliyordum. Diğer insanlar yaptığınız hiçbir şeyin nedeni olamazdı.
Genç halime sormak istiyordum omuzlarından sarsarak. Yapsaydım muhtemelen ağlardı. Ben de ağlardım belki.
Doğruyu söylemek gerekirse soğukkanlılığım terk etti beni.