Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

elif güngörmüş

elif güngörmüş
@elifzehragungormuss
güneşin altında herkesin bir yeri vardır mutlaka
Aradaki bütün bağlar, ruhlar beraber olmadıktan sonra, ne ifade ederler? Senelerden beri hiç kimseye bir tek kelime söylemedim. Halbuki konuşmaya ne kadar muhtacım. Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir? Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz?
Reklam
Talihimizin en hazin tarafı neresidir, biliyor musun Mümtaz? İnsanın yalnız insanla meşgul olması. Bütün bina onun üzerinde kuruluyor ; dışarıda ve içeride. Farkında olsun olmasın, insan insanı malzeme gibi kullanıyor. Kinimiz, garazımız, büyüklük arzumuz, aşkımız, yeisimiz, ümidimiz hep onunla -Ahmet Hamdi Tanpınar
Yardımseverlik aç köpeğin önüne kemik atmak değildir. Yardımseverlik, en az köpek kadar aç olduğunda kemiğini onunla paylaşmaktır

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çünkü iyi yaşamak da 'bilgi' ye dayanır. Bunu da göstermeliyim sizlere. Çünkü ülkemizin insanları daha yaşamanın acemisidir. Onlara insan gibi yaşaması öğretilmemiştir henüz. Nasıl yaşamak gerektiği de sezdirmeden öğretilebilir onlara. Hayatın yaşamaya değer olduğu öğretilebilir. Güzel sanatların da, edebiyatın da 'büyük ve güzel şeylerin' de var olduğunu öğrenmeli insanlarımız
Feride'nin Kamran'a Veda Mektubu: Yolun açık olsun… Ben bunu ilk kez yürekten söyledim. Ve ben bunu ilk kez böyle yürekten söyleyince; “yolun açık olsun” Bir dua niteliği kazandı. Kalbim barıştı seninle böylece Herkes ettiğini bulur; ben de, sen de… Bu hep böyle. Ne çıkar ben bir kapıyı açsam… Açmasam ne çıkar?.. Çarpıp
Reklam
Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak. Evinin, seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin Sokağa fırlayacaksın Sokaklar da dar gelecek Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin Birileri
En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin.Yarı içtenliğe dayanamam ben. -Oğuz Atay
sonra çıkıyorsun dışarı,bakıyorsun güneş hala tepede.bir cigara yakıyorsun ve yıllaardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun:napalım,kısmet değilmiş. -Sabahattin Ali
çünkü hiçbir kelebek tek başına yaşayamaz sevdasını, severken hiçbir böcek hiçbir kuş yalnız değildir; ölümdür yaşanan tek başına, aşk iki kişiliktir. -Ataol Behramoğlu
yaşlı adamlar ellerinde pazar çantaları ve bastonlarıyla terk ediyorlar evlerini. ölmek için ödünç yatak arıyorlar. göçmenlerin iki kalbi vardır diyor şair. biri ülkesinde atarak ilerler. diğeri geldiği yerde. iki kalp iki çocuk gibi en kısa mesafeden birbirine sarılıp ağlamak ister.
Reklam
Susmanın su kenarındayız bugün Ne kadar sevgiyle konuşsak -konuşuyoruz da- Korkuyoruz gözgöze gelince Hilmi Bey Korkuyoruz Sanki gözler rakiptir de birbirine -öyle değil mi- Ve bir yokuştan iner gibi oluyoruz Bir yokuştan bir yokuşa sürekli – Nereye? – Bilmem ki Ellerimizde alkol sesleri, saçlarımızda Alkol sesleri Dağlarımızda,
Ama insanların yüzüne bakabilmek için önce kendi yüzüme bakabilmeliydim.Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır. -Bülbülü Öldürmek
Adını bilen herkes ölecek Adını bildiğin herkes ölecek Bi' gün gelecek ve hiç yaşanmamış gibi olacak Hiç yaşamamış gibi olacaz Adını son hatırlayan insan da ölecek
Taş olarak ölmüştüm, bitki oldum. Bitki olarak öldüm ve hayvan oldum. Hayvan olarak öldüm, o zaman insan oldum. Öyleyse ölümden korkmak niye? Hiçbir sefer kötüye dönüştüğüm, Ya da alçaldığım görüldü mü? Bir gün insan olarak ölüp, ışıktan bir yaratık, rüyaların meleği olacağım. Fakat yolum devam edecek, Allah’tan başka her şey kaybolacak. Hiç kimsenin görüp duymadığı bir şey olacağım. Yıldızların üstünde bir yıldız olup, Doğum ve ölüm üzerinde parlayacağım. (Mevlana Celaleddin Rumi)
şeker portakalı'ndan
Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana kadar dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbini baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.
Güneşi gördüğünde gölgeye kaçarsan, Yağmur yağdığında şemsiye açarsan olacağı budur