Selamlar,
Internet'in daha sık kullanılır olmasıyla bilgi akışının hızlanması hepimizin şahit olduğu bir hakikat. Bununla birlikte, kirli bilginin de daha hızlı bir şekilde akarak pek çok zihinde yanlışların filizlenmesine yol açtığını da aynı emniyet hissiyle biliyoruz. Bu ikinci durumun bir yansımasını da Üstad'la alakalı
ELVEDA EY ŞEHR-İ RAMAZAN (14 Haziran 1920 İkdam Gazetesi)
“Ramazan gidiyor. Eski padişahlarımızdan birinin dediği gibi “Senenin on bir ayı hasreti çekilen” bu kısa gufran devresi, bu sefer kimse farkına varmadan nihayete eriyor. Dün gece minarelerden “Elveda” sesleri duyuldu. O zaman anladım ki mübarek ayın sonundayız.
Çocukluğumda Ramazanın yirmisinden itibaren beni garip bir hüzün kaplardı. Oyunlarıma bir neşesizlik, çalışmalarıma bir isteksizlik gelirdi. Her sabah yatağım içinden kalbimde bir derin acıyla uyanırdım ve kendi kendime “Bir gün daha gitti, bir gece daha gitti. Bugün yirmi beşi, yarın yirmi altısı, öbür gün…” daha ziyade sayamazdım. Bu bana yakınımdan birinin öleceği günü hesap etmek gibi muzlim ve acayip görünürdü…
Elveda ey Ramazan, elveda! Asır bizi aldattı, sen bize küstün. Hâlimiz ne olacak! Nerede şifa, nerede gufrân bulacağız! Bu yıl milyonlarca Müslümanın gözlerinden çeşmelerden akan sular gibi yaşlar boşanıyor. Senelerden beri çeşmelerden akan sular gibi milyonlarca Müslümanın damarlarından oluk oluk kanlar aktı. Bu yaşlar, bu kanlar günahlarımızı silmeye hâlâ kâfi gelmiyor mu!”
(ELVEDA EY ŞEHR-İ RAMAZAN - Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Bu Gece Son Sahur..
Sofralarımız hep sahur ve iftar bereketi ile dolsun. Heyecan ve sevinçle karşıladığımız Ramazan-ı Şerifi hüzün ve kavuşmak ümidiyle yolcu ediyoruz. Elveda Ey Şehr-i Ramazan...🌸🌸