Peygamber aleyhisselam, Ashab'a: "Develerinizi kesin ve başlarınızı tıraş edin" diye buyurur. Fakat Ashab yerinden kıpırdamaz. Bu, Peygamber emrine itaat ve riayet etmeme gibi. Sahabe ahlakı ve edebi içinde düşünülemeyecek, haddi tecavüz kabilinden sayılabilecek bir hareketsizlik değildir. Bir sarsıntı halidir. Resul aleyhisselam, buyruğunu üç kez tekrarlar. Sahabeler O'nun bu sözlerini işitirler ve sadece bakınmakla yetinirler. Bunun üzerine Resulüllah üzüntüyle çadırına döner. Müminlerin anası Ümmü ,Seleme (r.a.) ordadır. Resulûllah'tan üzüntüsünün sebebini sorar ve şu cevabı alır: "Üç kere, kurbanlarınızı kesin ve başlarınızı tıraş edin diye emir verdim, sözümü işittiler, yüzüme bakıp sözümü tutmadılar." Ümmü Seleme (r.a.) der ki: "Onları mazur gör, onlar bu sene Mekke'yi
fethedeceklerini düşünüyorlardı; halbuki bu istekleri olmadı da, müşriklerin muradları hasıl oldu sanıyorlar. Eğer murad'i şerifiniz, develerini kurban edip başlarını tıraş etmeleri ise, dışarı çıkıp
kimseye birşey söylemeden, kendi deveni kurban eyle ve mübarek başını tıraş eyle. Onlar bunu görünce tabi olurlar." Resul aleyhisselam öyle yapar. Ashab-ı Kiram da Resulüllah'a uyup hepsi kurbanlarını keserler ve başlarını tıraş ederler.