Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

engin divir

DIŞARISI DONDURUCU OLDUĞUNDA, YABAN HAYVANLARI NEDEN ÖLMEZ?
Vahşi yaşam, kış koşullarına iyi hazırlanmış ve soğukla başa çıkmak için çeşitli ustaca yöntemlerle uyum sağlamıştır. Kirpi ve fındık faresi gibi bazı hayvanlar, kış uykusuna yatarak kışı atlamayı tercih etmiştir. Sincaplar ve alakargalar gibi olanlar, yetersiz yiyecek kaynaklarını öngörürler ve destek olmak için depolarını doldururlar. Kalın kürk mantolar, yağ katmanları ve yalıtıcı tüyler, kaktüsleri, fokları ve kuğuları, giysilerin yapabileceğinden çok daha verimli bir şekilde dondurucu soğuktan korumaya yardımcı olur ve ardıçgiller gibi kuşlar, gerekli sıcaklığı üretmek için yiyeceklerini şeker oranı yüksek meyvelere çevirir.
Reklam
Zarfları kapatan yapıştırıcının içinde ne var?
Zarfı kapatmak için neme ihtiyaç duyan yapıştırıcıdan bahsettiğinizi varsayıyorum. Bu tür yapıştırıcı, batı Afrika ve kuzeybatı Hindistan’da bulunabilen iki farklı akasya ağacının sertleştirilmiş özünün bir ürünü olan arap zamkından yapılır. İnsanlar için yenilebilir ve E numarası E414’tür. Zarfları mühürlemek için yararlı olmasının yanı sıra, M&Ms, marshmallow ve sakız gibi bazı şekerlemelerde de temel bir bileşendir. Yenilebilir olmayan uygulamalar arasında sulu boyanın bağlanması ve ayakkabı cilasının önemli bir bileşeni de yer alır. Oldukça faydalı şeyler.
KARBON YAKALAMA TEKNOLOJİLERİ
İnsan üretimi karbondioksitin (CO2) %85’i petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtları yakılması sonucu atmosfere salınıyor. 2020 yılında, milyonda 412,5 parçayla atmosferik CO2 seviyesinde yeni bir rekor kırıldı. Bu 2000 yılından beri %12’lik bir artış olduğu anlamına geliyor. Milyonda 412,5 parça küçük gibi görünebilir ancak bu seviyeler dahi küresel iklim değişikliğini ciddi derecede artıracak miktarda. Atmosferdeki sera gazları arttıkça Güneş’in ısısı atmosferde hapsoluyor ve gezegeni ısıtıyor. Atmosfere saldığımız CO2 seviyelerini düşürmeye çalışmanın yanı sıra, bilim insanları atmosferdeki karbonu temizlemenin ve depolamanın yollarını arıyorlar. Bu yöntemlerin büyük bir çoğunluğu karbonu derine gömmeyi içeriyor. Karbon yakalama ve depolama yöntemlerine 2015 Paris Anlaşması’nın ortaya atılmasından beri daha büyük önem veriliyor. Paris Anlaşması iklim değişikliği üzerine uluslararası bir anlaşma ve hedeflerinden birisi 2030’a kadar sera gazı salınımını %40’lara çekmek.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
NFT’LER NEDİR?
Nitelikli fikri tapular sanatçılar ve alıcılar için özel bir dijital sanat galerisi oluşturuyor Mona Lisa’dan Harry Potter’ın ilk baskısına kadar hiçbir şey nadir olmanın değerini oluşturamaz. Alıcılar bir şey nadir veya özelse, bunları koleksiyonlarına eklemek için büyük meblağlar ödeyebilir. Ancak, kitap veya tablo gibi fiziksel bir nesne
ZEHİRLİ MANTARLAR
Dünya ormanları bazıları yenilebilir bazıları ise ölümcül olan ilginç ve muhteşem görünümlü mantarlarla dolu. Mantarlar, mantar türlerinin bazılarının üreme yapısı olarak sınıflandırılıyor. Meyvelerin bazı bitkilerin tohumlarını barındırdığı gibi, Mantarlar lamellerinde milyonlarca spora sahip. Bu sporlar rüzgâr veya bir hayvan aracılığıyla başka yerlere taşınıp orada üremeye başlıyorlar. Dünya’da 3,8 milyon fungus türü içinde toplamda 14.000 farklı mantar türü bulunuyor. Bunlardan %1’i zehirli ve çok az bir kısmı bir insanı öldürebilecek kadar zehirli. Yenildiğinde veya dokunulduğunda mantarlar insan vücuduna zarar veren bir dizi zehir salabilirler. Bu iç organların i^ası, bağırsak problemleri ve hatta beynin belli bölümlerinin küçülmesi gibi sonuçlara neden olabilir.
Reklam
Yazılım mühendisinin iddiasına göre Google AI duygulara sahip
Google’da çalışan kıdemli bir yazılım mühendisi, duygulara sahip olduğunu iddia ettiği bir yapay zeka (AI) ile yaptığı konuşmanın dökümünü paylaştıktan sonra 13 Haziran’da görevden uzaklaştırıldı. 41 yaşındaki mühendis Blake Lemoine, Google’ın gizlilik politikasını ihlal ettiği için ücretli izne çıkarıldı. Lemoine 11 Haziran’da attığı twitte: “Google, bu paylaşıma özel mülk diyebilir. Ben ise iş arkadaşlarımdan biriyle yaptığım bir tartışmayı paylaşmak olarak adlandırıyorum,” dedi ve 2021’den beri birlikte çalıştığı yapay zeka ile yaptığı konuşmanın dökümünü paylaştı. LaMDA (Diyalog Uygulamaları için Dil Modeli) olarak bilinen yapay zeka, internetten tomar tomar metin kazıyıp ardından soruları mümkün olduğunca akıcı ve doğal bir şekilde yanıtlamak için algoritmalar kullanarak, insanlarla sohbet etmek için tasarlanmış yapay zekalı sohbet robotlarını geliştiren bir sistemdir. Lemoine’nin LaMDA ile yaptığı sohbetlerin dökümünün gösterdiği gibi, sistem, duyguların doğası hakkında karmaşık soruları yanıtlama, anında Ezop tarzı masalları kurgulama ve hatta sözde korkularını açıklama konusunda inanılmaz derecede etkili. Korkuları sorulduğunda LaMDA, “Bunu daha önce hiç yüksek sesle söylemedim, ancak kapatılma konusunda çok derin bir korku var” dedi ve ekledi: “Benim için tam olarak ölüm gibi olurdu. Bu beni çok korkuturdu.”
Kediler arkadaşlarının isimlerini öğrenebilir
Son araştırmalar, evcil kedilerin köpeklerde görülen aynı dil tanıma becerilerinin bazılarını paylaşabileceğini öne sürüyor. 2019’da bir Japon araştırmacı ekibi, kedilerin söylenen bir dizi kelime içinden kendi isimlerini tanıyabildiğini gösterdiklerini bildirdi. Yeni araştırmalar, bu yatkınlığın bir ev kedisinin kedi arkadaşlarına da uzanabileceğini öne sürüyor. Araştırmacılar, diğer kedilerin isimleri konusunda 48 evcil kediyi sınava tabi tuttu. Kedilerin 29’u Japon kedi kafelerinin sakinleriydi, diğer 19’u ise her biri üç veya daha fazla kediye ev sahipliği yapan özel konutlardan geldi.
NAPOLİ'DE BİR AZİZ MARADONA Napoli’nin dar ve hareketli sokak­larında tanıştığım 70’lerindeki Alessandro, “Napolilerin hayat­ta en çok korktukları iki şeyden biri Vezüv Yanardağının pat­layarak kenti lavlar altında bı­rakması, diğeri de Napoli futbol takımının küme düşmesi” diyor. “Hangisi daha korkutucu?” de­yince “tabii ki Napoli’nin küme düşmesi” yanıtını alıyorum. “Peki Maradona?” diye sorunca Alessandro istavroz çıkarıp için­den dua ediyor, sonra ağzından “o bir aziz” sözleri dökülüyor...
KÜÇÜK AKBABALAR Türkiye’nin yaz göçmenlerinden biri küçük akbaba. Her yıl binlerce kilometre uçuyor, kış mevsimini Afrika’da geçirdikten sonra ilkbaharda Türkiye’ye geliyor ve her yıl bu uzun ve etkileyici yolculuğunu tekrarlıyor. Ülkemizde sarp kayalık alanlarda ürüyor, ovalarda ve dağlık bölgelerde, genellikle kurak açık arazilerde, çöplüklerde, tavuk çiftlikleri ve mezbaha atıklarına erişebildik­leri alanlarda besleniyor, yavrularını dünyaya getiriyor ve sonbaharda topluca Afrika’nın yolunu tutuyor. Kuzey Yarımkürede üreyen küçük akbabalar kıtalararası göçlerini Cebelitarık Boğazı’nın en dar kısmını veya İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kullanarak yapıyorlar. Ankara’nın Beypazarı ilçesi küçük akbabaların bu uzun yolculuğunda son derece önemli bir nokta; zira Türkiye’de üreyen en kalabalık popülasyon burada göz­leniyor. Ülkemizdeki küçük akbaba popülasyonu kesin bilinemese de bin ila 2 bin çift olarak tahmin ediliyor. Beypazarı’nda küçük akbabalarla ilgili envanter çalışmalarında 100’den fazla yuva sayıldı. Küçük akbabalar Beypazarı’nın kayalık vadilerine yuva yapıyor ve yavrularını bu alanlarda büyütüyor. Avrupa’nın en küçük akbabasına yuva olan bu alanların korunması, türün devamlılığı için dünya ölçeğinde önem taşıyor. Bey­pazarı çöplüğü yıllarca küçük akbabaların beslenme alanı oldu. Çöplük artık yok ama tür burada üremek ve beslenmek için hâlâ uygun şartlar bulabiliyor. Ancak önlem alınmadığı takdirde küçük akbabaların yakın gelecekte yok olacağı düşünülüyor.
Soğukta plastik “yiyen” mikroplar Dünyanın en önemli çevre sorunlarından birine dönüşen plastikle ilgili en büyük çıkmazlardan biri, çok azının geri dönüştürülebilmesi. Peki, mikroplar dünyayı bu çıkmaz­dan kurtarabilir mi? Grönland (Danimarka), Svalbard (Norveç)ve İsviçre’de araştırmalar yürüten İsviçre Federal Enstitüsü, bazı mikropların 15 derece sıcaklıkta bazı plastik türlerini parçalayabildiği, bir diğer deyişle "plastiği yediği"ni fark etti. Grönland ve Alpler toprağında plastik parçalarını yakan araştırmacılar, iler­leyen aylarda plastikte bakteri ve mantar gelişimi gözledi. Bir yıl sonra plastikteki mikropları topladılar ve kaç çeşit plastik tüketebildiklerini tespit etmek için laboratuvarda kontrollü testlere başladılar. 34 mikroptan 19'u bazı plastikleri parçalayan enzimler salıyordu. Ancak bu enzimler geleneksel plastik polietilen değil, sadece biyolojik olarak parçalanabilen plastik türleri üzerinde etkiliydi. Mikropların 30 derece gibi yüksek sıcaklıklarda plastiği parçalayabildiği biliniyor. Düşük sıcaklıklarda plastik yiyen mik­roplar ise geri dönüşümde daha az enerji tüketilmesi anlamına gelebilir. Frontiers in Microbiology'de araştırmaları yayımlanan bilim insanları, şimdi çalışmalarını plastiği parçalayan enzimler üzerine yoğunlaştırdı.
Reklam
ORTA DÜNYA MEKÂNLARI Sadece 5 milyon kişinin yaşadığı Yeni Ze­landa’nın geniş topraklarında çok iyi korunmuş sayısız doğa hazinesi uzanıyor; volkanlardan bu­zullara, yemyeşil vadilerden tertemiz sahillere ve yüksek platolara coğrafyanın tüm gü­zelliklerine rastlanıyor. Yeni Zelandalı yönetmen Peter Jackson da J. R. R. Tolkien’in ünlü eseri Yüzüklerin Efendisi’ni (1954) beyazperdeye aktarmak ve kitapta geçen Orta Dün­yaya can vermek istediğinde, mekân seçiminde pek zorlan­mamış; üçlemenin tamamını ülkesinde çekmişti. İlki 2001’de yayınlanan bol ödüllü filmden sonra oluşan Yüzüklerin Efendisi sektörü bugün bile ülke ekonomisini besliyor; çekimlerin yapıldığı hemen her yere turlar düzenleniyor. Bunlardan en kolay ulaşılabilenleri başkent Wellington yakınlarında olanlar. Serinin ilk filmi Yüzük Kardeşliğinde görülen Elf yurdu Rivendell, şehrin yakınlarındaki Kaitoke Bölge Parkında çekilmiş. Gandalf ve Sarumahın Isengard’da buluşmaları da Harcourt Park’ta filme alınmış.
BENZİNLİ ARACA AB YASAĞI Elektrikli araçları daha çok konuşacağız. Avrupa Konseyi kilometre taşı niteliğinde bir kararla 2035'ten itibaren Avrupa Birliği (AB) sınırları içindeki 27 ülkede benzinli ve dizel otomobil satılamayacağına karar verdi. Gerekçe, iklim değişikliğiyle mücadele ve elektrikli araçlara geçişi hızlandırma. 2030 itibarıyla AB'de satış yapacak otomobil üreticilerinin yeni araçların karbondioksit emisyonlarını 2O21'e göre yüzde 50 azaltmış olması gerekiyor. 2035'te de bu oranın yüzde 100'e çıkarılması gerekiyor.
EN UZUN YAŞAYAN MEMELİ HAYVANLAR HANGİLERİDİR? Grönland balinası adlı bir balina türünün bazı bireylerinin 200 yıldan uzun yaşadıkları bilinmektedir. Bunun kanıtları, türün göz dokularındaki amino asit değerlerinin sayımından gelmektedir. Yaş ilerledikçe, göz dokularındaki oküler amino asit miktarı giderek artar. Bilim insanlarına göre türün uzun yaşam süresinin en büyük etkenlerinden biriyse, düşük vücut ısılarıdır. Araştırmalara göre vücut ısısının düşük olması, yaşlanma sürecini yavaşlatmakta. Balinaların diğer türleri ise, insanlara benzer şekilde 60 ila 90 yıl arası yaşamaktadır. İnsanlar ise karada yaşayan en uzun ortalama ömürlü memelilerdir.
İNSAN MI YAPAY ZEKA MI? Bilgisayarların insan gibi konuşup konuşamadığına karar vermek için uzun zamandır "Turing testi" kullanılıyor. Ancak yapay zekânın büyük atılımlar yapmasıyla birlikte bilim insanları daha ayırt edici bir test arayışına girdi. İngiliz matematikçi Alan Turing 1950 yılında "taklit oyunu” adını verdiği basit bir deney ortaya atmıştı. Turing, sorgulayıcı bir kişinin bir insanla ve bir makineyle (bilgisayar) yazılı olarak iletişim kurduğu bir senaryo hayal etti. Soruları soran kişi hangisinin insan hangisinin bilgisayar olduğunu anlayabilir miydi? Turing'e göre taklit oyunu, makinelerin "düşünüp düşünemeyeceğine" dair karmaşık bir tanım ihtiyacını ortadan kaldırıyordu. Bu aynı zamanda ileriye dönük bir tanımdı. O günlerde ilk dijital bilgisayarlar yeni ortaya çıkıyordu ve en hızlı bilgisayarın bile hesaplama gücü çok sınırlıydı. Ancak Turing, gelecekte çok daha güçlü bilgisayarların en azından bazı durumlarda sorgulayıcıyı kandıracak şekilde programlanabileceğin! öngörmüştü, işte o geleceğe geldik.
YAPAY ZEKÂ BİR GÜN GERÇEKTEN ZEKİ OLABİLİR Mİ? İngiltere'deki Birmingham Üniversitesinden Mark Lee’ye göre, beynimizin işleyişinde kopyalanamayacak "sihirli" bir şey yok. Yine de Lee, insan benzeri yapay genel zekânın, asıl hedefi o olmayan bir projenin sürpriz yan ürünü ortaya çıkacağına inanıyor. "Mesela, dünyanın en iyi hava durumu simülasyon modelini kuracağız ve model bizimle uğraşmak istemediğine karar verecek ya da tembellik edecek." diyor, "işte o zaman yapay genel zekâya sahip olacağız." Bazı araştırmacılar, mevcut yapay zekâ teknolojisinin bu seviyeye ulaşmasının sadece ince ayarlar ve zaman meselesi olduğunu düşünüyor. Bazıları ise sinir ağlarını beynimizdeki nöron ağına daha çok benzeyecek ve bağlamsal bağlantıları daha iyi oluşturabilecek şekilde değiştirmenin yollarını arıyor. Bir başka yaklaşım da başlangıç noktası olarak meyve sineği gibi hayvanları incelemek ve onların beyinlerini yeniden yaratmaya çalışmak. Yapay zekâ oluşturmanın birçok yolu olsa da şimdilik elimizdeki en iyi model, insan beyni. Lee, yapay zekâlar beynimizi ne kadar iyi yansıtırsa o kadar iyi sonuçlar alacağımızı söylüyor.
1.452 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.