Yüzlerce anne bir araya gelmiş, cumartesi günü, lisenin önünde, nasırlı elleriyle pankart tutup, karşılarında her an üzerlerine atlamaya hazır polislere gözlerini kaçırmadan bakarak oturuyorlardı.
Büyük düşünürlerin ya çok düzenli ve tutarlı bir yaşamı var ya da karmaşık sonu deliliğe varan. İkisi aynı kapıya çıkıyor. Aklı yerinde tutmak için gösterilen çaba tamamen ondan kurtulmak adına muhtemelen.
Son dakika haberi... Yeni bir yasa taslağı üstünde çalışıyor hükümet; özel bir bilim kurulu oluşacak ve kim ne düşünür, nasıl düşünür kayıt altına alınacak.
“1979'da Şahları da Vururlar'ı yazdım. Piyasadan sıkılmıştım. Söyleyecek yeni bir sözüm vardı. Kendi tiyatromu kurmak istiyordum. Haldun beyi (Haldun Taner) aradım, yeni bir oyun yazdığımı, onunda okumasını çok istediğimi söyledim. Kabul etti Haldun Bey, randevu verdi. O gün ustayla buluşmak için Divan Pub'a nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. Yüreğim
Merhabalardan bir demet ≈)) Spoi ve Gilleri hafiften ıslık çalıyor.
Ardıma bakınca yazarın 13 kitabına inceleme yazmışım. Sanırım yeni kitabı çıkana kadar bu son. Peki seni 13'e gelene kadar ne durdurdu derseniz onu ben de bilmiyorum?
Arşivi, kitaplarını karıştırınca daha neler çıkıyor neler? Elim gitse daha çok yazarım ama... Yeterlilik
Yerli ve milli cehalet!
Okulların kapandığı gün Binali Yıldırım yazılı olarak, kameraların önünde “iyi tatiller” dilemek istedi. Bir türlü hangi harfin, neresine ne tür işaret koyacağını bulamadı. Yumuşak g yazmayı beceremedi. Baktı iş boka sarıyor “ben evvelden beri bu çizgilerin nereye konacağını bir türlü anlayamadım” dedi. Herkes bastı
Şiir ne tuhaf bir olgudur insan yaşamında. Daha dün en derin kederlere kaynaklık eden, tasayı, mutsuzluğu en yoğun biçimde seslendiren dizeler şimdi yaşam sevincinin kaynağıydı.