“Yüreğimin tam ortasında büyük bir yorgunluk var. Asla olamadığım kişi beni üzüyor, ondan bana kalan anılardan neye olduğunu anlayamadığım bir özlem kabarıyor. Umutlara ve kesin inançlara çarpıp düştüm, benimle birlikte bütün batan güneşler de düştü.“
"Biliyor musunuz ben bu çağdan nefret ederim. Etimle, kemiğimle, hücrelerimle nefret ederim. Makina, makinanın o korkunç dişlileri nasıl kemirir canımı. Bir bilseniz bir bilseniz. Nasıl ezilir, nasıl susarım. Bir kayanın, bir bitkiye bir canlıya örneğin üzerindeki bir karıncaya yabancılaştığını duydunuz mu hiç: Bir kişinin anıtı ile, "mermerden bir kişi" ile, "bir kişinin" birbirine benzemediğini düşündünüz mü hiç? Bir çağı kabullenip "ben"le o içimdeki arasında böyle bir ayrıntı var. O ikisi birbirine öyle yabancı ki..."
Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye, kendisine daha fazla değer verilsin diye yapan, doğruluğu dillerde dolaşmak şartıyla doğru olan adamdan pek hayır gelmez.