Son kez Ahmet Kaya’yı ünlü mezarlık Pere Lachaise’de gördüm, artık ebedi uykudaydı. Artık hayatı ardında bırakıp ölümsüzleşmişti. Gömüleceği mezarlık sanatçılığına çok yakışıyordu; dünyanın en güzel mesarlığı, âlimlerin, filozofların, sanatçıların, devrimcilerin ve ona benzeyen, kendi ülkeleri için yürekleri atan ve duran dünyanın önemli sürgünlerinin mezarlığı. Ahmet Kaya’dan önce Dr. Qasımlo ile Yılmaz Güney’i de bağrına basan mezarlık. Ölümsüz yeni hayatında, yeni misafiri Ahmet Kaya’ya usul Erkan öğretecek olan mezarlık.
Sayfa 122Kitabı okudu
Yani ülkenin işgal edilmesi durumunda vereceği sivil mücadelenin planları yok edildi. 60 yıllık emek, bilgi, tecrübe çöpe atıldı. İşte bunun telafisi yok. Bu vatan hainlerinin devlete ve milletimize vermiş oldukları esas zarar işte budur.
FETÖ'nün savcısı
Toplam 3 saat savcıya ifade verdim. İfademi ayakta verdim. Savcı nezaket gösterip oturun demedigi için ben de ifadem süresince oturmadim.
Kahraman Türk Askeri
Ortam gerilmişti. Savcı "gerekirse zor kullanarak gireriz" dedi. Yusuf Albay "hodri meydan" diye cevap verdi. "Biz burada 8 kişiyiz, ölümüzü çiğnemeden buraya giremezsiniz" dedi.
Seferberlik Bölge Başkanlıklarının görevi; ülkenin düşman işgaline uğraması durumunda, yerlerini asla terketmeyecek, bölgesindeki hakim otoriteyi yıkmak ve zayıflatmak, düşman harekâtını engellemek ve bölgeye sahip olmak maksadı ile yapılacak direniş ve ayaklanma gibi eylemleri başlatacak ve gerçekleştirecek sivil kadroları barış zamanında bulup örgütlemek ve eğitmektir.
devlet sırlarımızın çalındığı kumpas operasyonu
Kahraman Albay 
Erkan Yılmaz Büyükköprü çok akıcı bir şekilde vatana ihanet operasyonunu en ince ayrıntısına kadar anlatmış. İnsanı okurken üzen, sinirlendiren ve kahreden bir kitap olmuş. Ne yazık ki bu işten bence asıl sorumlu olan yönetim takımı hiçbir ceza almamış, bırakın ceza almayı soruşturma bile görmemişler. O da çok zoruna gidiyor insanın. Olan devletimizin en mahrem sırlarına olmuş. Çok yazık.
Bir de: Diğer baskılarda düzelecektir muhtemelen ama biraz fazla yazım yanlışı barındırıyor kitap. Okuyucuyu yoruyor bu cidden.
Daha dün Yaşar Kemal'in Türkiye'ye, Türk Devleti'ne, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hakaretler yağdıran söylemlerini bugün unuttuk, unutturulduk. Yarın da Şevki Yılmaz'ı, Yaşar Kaya'yı, Mehmet Sabri Erkan'ı, Metin Kaplan'ı, Hasan Mezarcı'yı, Taner Akçam'ı Halil Berktay'ı, Cengiz Çandar'ı, Nazlı Ilıcak'ı, Mehmet Eymür'ü, Merve Kavakçı'yı, belki de Abdullah Öcalan'ı ve de on binlerce şehidimizin acısını unutacağız, unutturulacağız.
Sayfa 26Kitabı okudu
Karşımızda maalesef "devletin tecrübeli bir savcısı değil, FETÖ'nün vicdanını kararttığı bir terörist" varmış. Ama nereden bilebilirdim ki.
Sayfa 91
 31 Aralık 2009 tarihinde beyaz renkli iki araç bölge başkanına inceleme yapan hakim Kadir Kaya’nın aracının takip ettiği gerekçesiyle hakimin şikayeti üzerine polis tarafından durduruldu olay yine Cumhuriyet Savcısı Mustafa bilgili tarafından soruşturuldu inceleme sonucu herhangi bir suç unsuruna rastlanmadı ve askeri personel aynı gün saat 22:00 sıfır civarında serbest bırakıldı işin ilginç tarafı ise askeri araçların polis tarafından durdurularak personelin gözaltına alınmaları yine canlı yayında kamuoyuna duyuruldu canlı yayın yapan ise ne tesadüf 19 Aralık tarihinde bize yapılan operasyonu 15 dakika içinde haber alıp olay mahaline gelen TV kanalıyla devletin Anadolu ajansıydı peki Anadolu ajansı kime bağlıydı devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı bülent Arınç’a!
Sayfa 142Kitabı okudu
4
Tutanakta ihbarın saat 14:50’de ismini söylemeyen bir şahıs tarafından yapıldığı belirtilmişti. Ben çok sinirlendim. “sen bu hikayelerini başkasına anlat, bana gerçek derdini söyle,” dedim. “ saat 14:50’de ihbar yapılmış, saat 17:30 olmuş, sen gelip bana müdahale ediyorsun, üç saattir plakayı sorgulayıp aracının birinin genelkurmay başkanı ait olduğu ve diğer bir aracın da benim tarafından kiralandığını ve kimliğimi öğrenemediğiniz mi? asker olduğumu, albay olduğumu, kimliğimi tespit edemediyseniz siz bu işi bırakın,” dedim. 
Sayfa 25Kitabı okudu