Bazı insanlar mahsullerinden en kötülerini seçiyor ve bunları sadaka diye
veriyorlardı. Bunun üzerine, "Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın" âyeti nâzil oldu.
Uhud günü Müslümanların başına felaket gelip çatınca ve Resulullah hakkında, "Öldürüldü" diye seslenilince, bazıları, "Eğer o bir peygamber olsaydı öldürülmezdi" dediler. Bazı sahabiler ise, "Peygamberiniz ne için savaştıysa siz de Allah size zafer verinceye yahut ona kavuşuncaya kadar savaşınız" dediler. Bunun üzerine yüce Allah, "Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz?..." âyetini inzâl buyurdu.
Kureyşliler Yahudilere gelip şöyle dediler: "Musa sizlere ne gibi mucizeler getirdi?" Yahudiler, "Asâsı ve bakanlara bembeyaz görülen eli" dediler. Hıristiyanlara gidip, "İsa nasıldı?" diye sordular. Onlar da, "İsa anadan doğma körü, alacalıyı iyileştirir, ölüyü diriltirdi" dediler. Bu sefer Hz. Peygamber'e varıp şöyle dediler: "Haydi bizim için Rabb'ine dua et, Safâ tepesini altın yapsın." O da Rabb'ine dua etti, bunun üzerine, "Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır" âyeti nâzil oldu. İşte bunun üzerinde düşünmelidirler.