… Batılı devletler Türkiye’ye eşitlik hakkı tanımak istemiyorlar, bilhassa Türkiye’nin geri bir memleket olduğu noktası üzerinde duruyorlardı. Mustafa Kemal, Türk milletine şu sözlerle hitap ediyordu: “Memleket behemahal asri, medeni, müteeddid olacaktır. Bizim için bu, hayat davasıdır.” O günden beri modernleşme, Türkiye için bir hayat davası, mücadelelerimizin ana meselesi olmuştur.
Sayfa 79 - Atatürk ve Türkiye’nin modernleşme problemiKitabı okuyor
Cumhuriyetçiler eşitliğin düşmanıdır. Onlar eşitlik uğruna eşitliği yıkarlar.
Sayfa 235 - Ema kitapKitabı okuyor
Reklam
Göz genel olarak insana eşitlik verir fakat müşahede eşit değil. O halde hakikat göz ile belli bir dereceye kadar izhar edilebilir.. tam manasıyla izhar edilebilseydi göz ile görme kabiliyetine sahip olan herkes hakikate mashar olur, görme problemi bulunan kişiler ise hakikatten mahrum bulunurdu.. fakat aksine görme problemi olan birçok kişi perdeleri aralamış ve bazı muteber sırlara vakıf olmuşlardır..
Tuğba

Tuğba

@Sahiliselamet
·
24 Nisan 09:41
Zira göz, bazen uzağı yakın, yakını da uzak görerek yanılabilir. Kalbin müşahedesinde ise yanılma mümkün değildir. Esas olan kalp basiretinin açılmasıdır. Kalpteki basiret açıldıktan sonra görülende yanlışlık tasavvur edilemez.
İlkeye hangi yönden bakarsak, bakalım, hep aynı sonuca vararız: Yani toplum sözleşmesi yurttaşlar arasında öyle bir eşitlik kurar ki, her kes aynı koşullar altında verdiği sözle bağlanır ve her kesin aynı haklardan yararlanması gerekir.
Menfaatlerini, vatanından ve milletinden çok sevenler yeniliğe karşı.
Batı dillerinden bazılarını öğrenen, sefirlik veya diğer memuriyetlerle veya öğrenimini tamamlamak maksadıyla veya seyyah sıfatıyla Avrupa'da dolaşan bazı gençler, Osmanlı İmparatorluğu'nda varlığı artık herkesin gözüne batan dengesizlik ve buhranın giderilmesine hizmet edecek kanaatiyle, Osmanlı saltanatı teşkilatı esasiyesinin değiştirilmesini, Fransa ihtilali prensiplerine, hürriyet, eşitlik, meşrutiyet esaslarına göre yeni müesseseler oluşturulmasını teklif ediyorlardı. İlk meşrutiyet tecrübesi yapıldı. Bu tecrübe, meşrutiyetin ortaçağdan kalma Osmanlı saltanatının dağılmasını hızlandıracağını pek aşikâr gösterdiğinden, saltanatın muhafazasında herkesten ziyade menfaati olan saray ile hâkim zümre kendilerini derhal topladılar ve eski idare usulünü şöyle böyle muhafaza edebildiler.
Göstergeler üzerine kurulu bir toplum, insanların dünyevi hakikatlerinin yalanlarla örtüldüğü yapay bir toplumdur. Bu yüzden, bu tür bir toplumun biçimsel ahlak ilkelerini öğütleyen bir dine inanması, özgürlük ve eşitlik kavramlarını hapishanelerin üzerine olduğu kadar finansal tapınaklarının da üzerine kazıması hiç şaşırtıcı değildir.
Sayfa 27
Reklam
Kendi hayatlarını bozulmuş ve ziyan olmuş görenler, özgürlükten ziyade eşitlik ve kardeşlik için yanıp tutuşurlar. Bağıra çağıra özgürlük talep ediyorlarsa, eşitlik ve bir örneklik kurma özgürlüğünden başka bir şey değildir bu. Eşitlik tutkusu kısmen anonimlik tutkusudur: kumaşı meydana getiren ipliklerden biri olma; bir ipliğin diğerlerinden ayırt edilememesi. Böylece kimse bizi işaret edemez, bizi diğerleriyle kıyaslayıp kusurlarımızı açığa çıkaramaz.
Kant'ta net bir şekilde belirtildiği gibi eşitlik, hiç kimsenin bir başkasının amacına araç olmaması anlamını taşır. Bu, tüm insanların birbirleri için araç değil amaç, sadece amaç oldukları zaman herkesin eşit olacağı anlamına gelir.
Sayfa 36
Amerikalıların hayat standardını, yaşamın kalitesiyle karıştırıyorlardı. Fırsat eşitliğini kurumlaşmış beceriksizler ordusuyla, ataklığı cesaretle, sertliği erkeklikle, özgürlüğü serbestlikle, çok laf etmeyi canlılıkla, eğlenceyi zevkle karıştırdıkları gibi. Bütün bu karışıklıkların sonucu olarak da tabii adaletin yalnızca eşit olanlar arasında eşitlik sağlayabileceği hayaline kapılıyorlardı.
Sayfa 143 - E Yayınları ~ Bölüm Bir - Fuseki ~ JaponyaKitabı okuyor
...Özgürlük, belki bir dereceye kadar kardeşlik getirmişti, ama eşitlik getirmemişti getiremeyeceği de anlaşılmıştı. Eşitlik sağlanmadıkça da gerçek anlamda özgürlük, kardeşlik sağlanamazdı. Eşitliği sosyalizm getirecekti...
Sayfa 128 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Reklam
(...) bugün insanlar kendilerine bağışlanmış gibi görülen eşitlik, adalet, kardeşlik haklarından tamamıyla yararlanabilecek bir eğitim ve kültür seviyesine yükselememişlerdir.
Sayfa 91
Kadın ve erkekler arasındaki ilişkilerin eşitlik ilke­si temeline göre düzenlenmesi görüşünü savunanların da, kadınlardaki erkeksel protestoyu desteklememesi gerekir. Kadın ve erkek arasındaki eşitlik, nesnelerin doğal düzeninin dışına çıkmamak zorundadır; oysa er­keksel protesto realiteye karşı körü körüne bir başkal­dırı, dolayısıyla bir üstünlük kompleksidir. Gerçekten de söz konusu protesto, bütün cinsel işlevleri bozarak olumsuz yönde etkileyebilir.
Ayrıcalığa alışık olunca, eşitlik eziyet gibi gelir.
insanlar birbirlerine eşit davranamazlar. Ancak birbirlerine âdil davranabilirler. Eşitlik liyakati gerektirmez; adalet ise liyakat göze­tilmedikçe tahakkuk etmez. Meselâ bir öğretmen sınıfındaki bütün öğrencilere not verirken eşit davranamaz; şayet böyle yapacak olursa, haksızlık yapmış, yani âdil davranmamış olur.
Eşitlik hiç kimsenin bir başkasının amacına araç olmaması anlamını taşır. Tüm insanların birbirleri için araç değil amaç, sadece amaç oldukları zaman, herkesin eşit olacağı anlamını gelir.
Resim