Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Reklam
Aç bir halk ne akıl dinler, ne eşitlik duygusuyla yatışır ne de herhangi bir ricaya boyun eğer.
Fransa'da bir ses yükseldi ... Varoluşçu felsefeyi benimseyen yazar Simone de Beauvoir kadın varoluşuna kendi yorumunu getiriyordu, Le De u xieme SexeC3l adlı büyük ve kapsamlı incelemesinde: Tarihte ve bugün egemen olan hep erkektir; erkek hayatı kendi var­ lığına göre biçimlendirmiş, bazen tanrıça, bazen fahişe, bazen ana, bazen odalık olarak gördüğü kadını kah yü­ celtmiş, kah aşağılamış, ama onu birebir ilişki kurabile­ ceği bir varlık olarak asla kabul etmemiş, onu "öteki" diye damgalamıştır. Erkekle kadın arasında bir eşitlik ortamı , böylece hiç var olmamıştır. Beauvoir, çare olarak kadının kişiliğini geliştirmesini önerir; kadın eziklikten ancak böyle kurtulacaktır.
Sayfa 225 - Can yayınları 2001Kitabı okuyor
* Bahçenin ortasındaki çiçeklikte, Fransız Devrimi' nin sloganları olan Liberté, Égalité, Fraternité yazıyordu. ___________________ * Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik.
İtalya'nın temel işlevi Fransa'nın savaşlarını masraflarını karşılamaktı ve sonuç olarak Devrim'in ruhu, eşitlik ve özgürlük gibi idealleriyle birlikte, sık sık mali ve siyasi hesaplara kurban ediliyordu.
Sayfa 108 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Örneğin biliyoruz ki sırf söz düzleminde liberal rejimlere inanmamalı, eşitliği ve kardeşliği ilke edinirken iş uygulamaya gelince onları izlemeyebiliyorlar ve yüce emeller peşinde koşan ideolojiler sıklıkla insanları oyalamaktan başka bir işe yaramayabiliyorlar. Eşitlik olabilmesi için üretim araçlarının mülkiyetini devlete aktarmanın yeterli olmadığını da başka yerlerden biliyoruz. Dolayısıyla ne sosyalizme ne de liberalizme ilişkin sorgulamalarımız sakıncasız ve koşulsuz olamaz; olayların akışıyla insanların bilinci bu ikircikli dizgelerin aşılmasını sağlamadıkça bu sallantılı zeminde kalacağız daha.
çok net….
Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan kahramandır. Ekmek ve eşitlik isteyenler değil, milyonları istif edenler hırsızdır.
Her şeyin doğasının işi şudur: Burada olanı şuraya aktarmak, değişiklikler yapmak, şuradan alıp buraya götürmek. Her şey değişimden ibaret ama dağılımda bir eşitlik vardır. Her şey tanıdıktır, bu yüzden korkmaya gerek yoktur.
Sayfa 115 - Can Yayınları - 1. BaskıKitabı okuyor
''Beni en çok işin içinden çıkamadığım denklemler bunaltıyordu: a=b'ye ve b=c'ye, o halde a=c'ye. Tanıma göre a, b'den farklıydı; öyleyse bırakın c'yi bir yana, b'ye nasıl olup da eşit olabiliyordu? Eşitlik söz konusu olduğunda hep a=a'ya deniyordu. Bunu anlıyordum ama, a=b bence büyük bir yalan ya da bir üçkağıttı.''
Reklam
Cumhuriyetçiler eşitliğin düşmanıdır, ama içlerinden çoğu eşitliğe karşı savaşırken ağızlarından eşitlik lafını düşürmezler. Eşitlik adına eşitliği yok ederler.
İslâm'ın yönetim metodu devletin her parçasındaki yönetilenler arasında eşitlik gözetir ve her tür fanatik ırkçılığı, milliyetçiliği reddeder. Tabiyet taşıyan gayrimüslimlere, şerî hükümlere göre tebaalık hakları ve yükümlülükleri verir. "İnsaftan (merhamet ve adaletten) Müslümanlar için olan onlar için de vardır ve intisaftan (haklardan) Müslümanlar için olan onlar için de vardır." Bundan daha da önemlisi, Müslüman da olsa- ümmetin fertlerinden herhangi bir ferde, yargı karşısında -mezhebi, inancı ne olursa olsun- başkasının sahip olmadığı hakları vermez.
"Konuşuyorlardı benimle. Dostlardı bunlar hiç kuşkusuz. Ben ateş içinde, onlar dışarıda. Asla bir eşitlik değildi bu." diyor H. Michaux.
Termodinamiğin ikinci yasası, kabaca ifade edersek şunları söyler: Kendi hallerine bırakılmış olan şeyler düzensizleşme eğilimindedir ve kendi kendilerine tekrar düzene girmezler. Görünen o ki bir zamanlar evren tamamen düzenliydi, her şey yerli yerindeydi ve o zamandan beri de gitgide daha fazla düzensizleşiyor, ta ki esaslı bir bahar
Nasıl ki çağdaş yoğun üretimde malların standartlaştırılması bir gereklilikse , sosyal süreçte de insanların standartlaştırılması öyle bir gerekliliktir . Ve bu işe " eşitlik " denmektedir .
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.