…hoşça kal uzaklarda yanan
anızların parıltısı hoşça kal.
bir gün gelecek bu gün de
bir anı olacak nasılsa
oturduğumuz bu masa
bu kum saati, bu rüzgar, bu eski
sizi çok eski bir çarşıdan aldım,
düşmeyin suya yanılırsınız.
ölü bir zencefildi akşamları,
avuçlarınız kokuların meddahı.
ağlamazlardı, erkendik ve bir çocuk vardı içimizde,
harabe duyarlıklarımız ürkek bir su gezdirirdi.
karanlığa bakmayın dağılırsınız.
neyin doğrulanmasıdır ölüm
ve ellerinizdeki baharat korkusu,
(çanlar döven ellerinizdeki) ürkek şefkat.
sonra adsız bir gül ölmesi tarçınlı kilerlerde
ve bir öğle üzerinin sükûnetli anısı,
kurutulmuş bir çarsının hüzün defterlerinde.
biliyorum ben ölürsem siz anlarsınız.
Murathan Mungan