Şu zamana kadar okuduğum en sürükleyici kitaplardan biri olabilirsin :) Ben kötülüğün bazı şartlarda ve bazı durumlarda mecburen ortaya çıktığını sanan taraftardım fakat Golding'e göre kötülüğün insan yaratılışında doğuştan var olduğu görüşünün savunulduğu kanısına varıp dehşete düştüm de diyebilirim. Halbuki bizim açımızdan bakacak olursak insanlar doğar doğmaz günahsız ve melek olarak nitelendirilir, bu romanda ise yaşları 6 ila 12 arasında değişen çocukların nasıl bu kadar zalim, vahşi ve korkunç bir hale geldiklerini her sona yaklaştığımda hayretle okudum.. İlk başlarda her şey tozpembe ne kadar şanslı olduklarını düşünüyorlardı adaya ilk bastıkları an, sonradan acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmaları bambaşka bir konu.. Domuzcuk lakaplı çocuğun isminin hiçbir zaman geçmemesi merak uyandırıcıydı ve her an kitabın sonunda açıklayacak diye umuda da girmedim değil :) Bu romanda beni tek etkileyen isim aslında Simon'du. Ve Simon'un "bizden başka canavar yok belki!" derken insanoğlunun aslında bu dünyadaki en tehlikeli mahlukat olabileceğini bir kez daha anladım.. Müthiş bir kitaptı, iyi okumalar dilerim :)