Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Esra Kovancılar

"Ben Asr Suresi'nin anlamını bir buz satıcısından öğrendim. O satıcı bağırarak; “Sermayesi eriyip yok olan bu adama merhamet ediniz” diyordu." Fahreddîn Râzî
Reklam
Ah bu bilinçdışı kusursuzluk, şakaklarimdaki kavuşmazlik abidesi, verdiğim sözlerin aksi yüzün. Nasıl bileyliyor anıların uslanmaz kılıcını.
Bugünkü insanın hüzün diye bir meselesi kalmadı artık, Edip Cansever ne güzel özetlemiş bu hâli: "Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile Gelse de Öyle sürekli değil Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün O kadar çabuk O kadar kısa işte o kadar."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sene boyu yemesi Noel,içmesi Noel, giymesi gezmesi ahlakı Noel olan adama yılbaşı gelince"kutlamak günah,kim onlara benzerse onlardandır."diye tebliğde bulunmak boşa kürek.Her an birer Noel mesabesindeyse, yılbaşına özel "tebliğ stratejilerine başvurmak" ihlasa halel getirmez mi?
Fazla düşünüyorsun, yorgun sanıyorlar. Oysa mütemadi bir alışamamak sancısı. Yarım kalmışlığın gösterişli algoritmaları. Daha iyisi olabilir mıydı? Mükemmel uyumsuzluğum. Herkes oynaksa suç şarkının mı? Alkış tutmamaya sözlüyüm.
Reklam
Senden ayrılmak ölüm, sende kalmak zulüm.
Bilim,guvensizlikler çemberi.Insanın insana kurt olduğu sekuler düzen yalnız sosyal alanda değil,bilimlere de karismiş. Biraz psikoloji okuyorum illallah dedim.Insan davranişlarini analiz ederken psikolojik arka plan sorgusu bir noktada insana şüpheyle yaklasmaya sebep olmuyor mu Her muslim kendi amellerinin niyetlerini sorgulamalı, gerçekten Allah rizasini mi kast ettim diye. Ancak bir başkasının niyeti uzerinden hesap gormeye basladigimizda bu, hem sevgilere ziyan hem de ruhsal sağlığımıza. Hesap görücülüğü lütfen Rabbimize bırakalım. Azıcık teslimiyet.
"İçime çok yüksek bir yerden atlar mısın Leyla?" -Alper Gencer
Son sürat sana dogru koşarken beni vurdular. Sen vurdun demiyorum ama beni vurdular benim de bu kadarcık kurşundan geçmeyen bir yaram olsun -Alper Gencer
İlk kez kalemle yazan ve elbise diken Idris a.s olduğunu biliyordum. Fakat astronomi ve hesap ilmini öğrenen olduğunu bilmiyordum. Bugün bir mealde okudum. Demek ki neymiş, konu ne olursa olsun bütün ilimler tık diye kafaya düşmemiş, vahiyle öğretilmiş. Öyleyse salt inanç planında değil, bütün varlık sahasında da bir tevhidden bahsedebilir miyiz? Bütün ilimler başlangıçta vahiy yoluyla insanlara ogretilmis, daha sonra insanlar bilimi aslî yörüngesinden saptırmış. Öyleyse sloganımız şu olsun: -Bugün bize tevhidî bir bilim gerek.
Reklam
Bu bana körkütük yan bakan dünyada, yapmaya değer başka şey bulamadım tuttum aşık oldum. Sevmediler. Ben sevdim. Başka nasıl aldatabilirdim kendimi? Oyuncaklar, dönme dolaplar, barbie bebekler cezbetmedi beni. Biraz geciktirebildim ya şu manzarayı ve dünya izledi. Yeter.
Sorunlu olan şey, doganin ve insanın ırzına geçen bir bilme anlayışı. Doğallığı ve vicdanı kayıp,salt maddeci, özünde deger namina hiçbir kutsiyet barındırmayan bilimsel dünya.Korkutucu. Yaptıklarını mesrulaştırabilmek içinse hümanizm ideolojisine/dinine sırtını dayamak zorunda. Irzına geçtigi dogallığı örtpas etmek ve insanın inanma ihtiyacını bu yolla tatmin etmek üzere yeni bir "moda değeri" olarak kurguladığı insancıl söylemlerle insanlık adına calıştıgını iddia edip bir avuç zenginin işine çalışan kapitalist bir bilim. Yarın bu bilim çıkıp şu adamı sana aşık edebilir,ya da dileğine uygun bebegi tasarliyabiliriz, suç işleme potansiyeline sahip kişileri modern silahlarimizla tespit edebilriz dese ufürükçülük ve büyücülükten ne farkı kalır bunun? Hiç. Modern üfürükçülük. Mabetleriyse laboratuvar.
Bilim düşünmez. -Heidegger Heidegger'in bu sözünün geçtiği eserini bilen biri varsa yazabilir mi?
Aşk çok yüce bir şey. Ne benim ne karşı tarafın menfaatlerine indirgenebilir, ne de niceliksel parametrelerle hakikatine nüfuz edilebilir. Diyebiliriz ki aşk bu dünyadan değil. Belki dünya ile birlikte ama dünyadan değil. O yüzden teslim edelim elde edemeyislerimizin hırsını aşk diye pazarladigimizi. Hayırlı Cumalar!
''Yağmur yağdığı için evde kalmakla dışarı çıkmanız yasaklandığı için evde kalmak aynı şey değildir'' diyor Sartre "Varlık ve Hiçlik''te. Başka insan kalmadığı için ona mecbur kalmakla, onun gibi onlarcası olsa da onunla olmayı tercih etmek arasındaki fark gibi.
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.