Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
556 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Ve bitti.Kitap bana doğudaki 90 lari ,öncelerini ve tabiki şimdiki göcmek zorunda kalan insanları hatırlattı olduğun topraktan göc etmek zorunda kalmak eminimki cok zordur. Dünyada bu kadar kötülüğün olması insanın icini acıtıyor...“Gazap Üzümleri”, aynı zamanda toplumsal sorunlara ışık tutan ve insanlık durumunu sorgulayan bir eserdir. Roman, yalnızca o dönemin Amerika’sını değil, evrensel insanlık hallerini de yansıtarak, okuyuculara zaman ve mekan ötesi bir deneyim sunar.Açlık, sefalet anlatılsa da asıl anlatılmak istenen toprak sahibi olan büyük şirketlerin insanlara ne kadar acımasız davrandığı hatta bu insanların emeklerini nasıl çaldıklarını çok güzel anlatılmış. Kapitalist sistemle halkın nasıl da borç batağına battığı, çiftçilerin topraklarından atılıp göçe zorlandığı, üstelik göç edilen yerlerde ucuz iş gücü ve ucuz emeğin hüküm sürdüğü bu romanı okurken isyan etmemek elde değildi.Iyi okumalar
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,4bin okunma
216 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
Çocuk kalbi
"Çocuk Kalbi", Edmondo De Amicis'in dokunaklı ve etkileyici bir eseri. Marco'nun gözünden anlatılan bu hikaye, sizi çocukluğun masumiyet ve samimiyetiyle dolu bir yolculuğa çıkarıyor. De Amicis'in sıcak anlatımı ve derin duygusal portresi, okuyucuyu içine çekiyor ve unutulmaz bir deneyim sunuyor. Kitap, insanlık, arkadaşlık, dürüstlük ve sadakat gibi evrensel temaları işliyor. Marco'nun yaşadığı sevinçler, üzüntüler, umutlar ve hayal kırıklıkları, okuyucunun kalbine dokunuyor ve onlara insan ilişkilerinin derinliğini ve önemini hatırlatıyor. "Çocuk Kalbi", hem çocuklar için hem de yetişkinler için değerli dersler sunan bir başyapıt. Bu kitabı okurken, kendi çocukluğunuzun hatıralarına dönüp, hayatın en saf ve güzel anlarını yeniden keşfedeceksiniz. Eğer duygusal ve sürükleyici bir okuma arıyorsanız, "Çocuk Kalbi" tam da size göre. Kesinlikle tavsiye ederim!
Çocuk Kalbi
Çocuk KalbiEdmondo De Amicis · Gönül Yayıncılık · 201517,5bin okunma
Reklam
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Cemal Süreya, “Sanatın bir şey söylemeyeceği düşüncesi yıkılmıştır,” diyordu 1960-1970 yılları arasında yapılan edebiyatı değerlendirip aykırı uçların tutumlarını tanımlarken. Ama ne yazık ki o vakit onu üzen sorun silinip gitmemiş, sinerek, pusarak yaşamını sürdürmüş, belli başlı basın kuruluşlarına, radyolara, televizyonlara yerleşerek gücünü artırmıştır. Ve az önce belirttiğim gibi bir karışıklık, bir güvensizlik ortamı yaratarak Türk edebiyatının öz yapısını yozlaştırmaya çalışmışlardır, çalışmaktadırlar. Gene edebiyatı suskunluğa, çaresizliğe, umutsuzluğa sürüklemek istiyorlar, gene edebiyatı çok insani, çok evrensel gerçekleri söyleyen bilinçli bir ağızdan, hiçbir şey söylemeyen ya da saçma sapan sözler söyleyen bir deli ağzına dönüştürmek için bütün olanakları kullanıyorlar.
Papirüs'ten Başyazılar
Papirüs'ten BaşyazılarCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 2015290 okunma
"Tarihi bir süreç olarak algıladığı için de, Herder'in tarih anlayışı 'dinamik' olarak nitelendirilir. Aydınlanma Çağı filozoflarının tarih anlayışı ise çoğunlukla 'statik'ti. Sadece bir tek evrensel ve genel geçerli aklın bulunduğunu ve bunun bazen daha çok bazen de daha az var olduğunu düşünüyorlardı. Buna karşılık Herder tarihteki her devrin kendine özgü bir değere ve her halkın da kendi tarzına, özgün bir 'halk ruhu'na sahip olduğunu ileri sürdü. Asıl mesele kendimizi farklı kültürlerin yerine koyabilmemizdi." "Nasıl bir insanı daha iyi anlayabilmek için kendimizi onun yerine koymak gerekiyorsa, başka kültürleri anlamak için de kendimizi o kültürün yerine koymalıyız."
Sayfa 398 - Pan Yayıncılık, 24. Basım, Kasım 2009Kitabı okudu
M. Ö :)
Her önüne gelen şeyden korkmamız, acaba birisinin bizi yemesinden duymuş olduğumuz korkudan mı kaynaklanıyor...
Reklam
Özetle, Fatih, İslam, Türk ve Roma evrensel egemenlik geleneklerini kendi kişiliğinde birleştirdiğini iddia ediyordu; İstanbul'u bir dünya imparatorluğu mer­kezi yapmak gayesiyle Gennadios'u 1454'te Rum Ortodoks patrikliğine atadı, Er­meni patriği ile haham başını da İstanbul'a getirtti.
Sayfa 61 - PdfKitabı okuyor
Mademki hak ve adalet çağı gelecek demişlerdi, evrensel mutluluğu ele geçirebilmek üzere her türlü acıya katlanmaya hazırdılar. Açlık başlarını döndürüyor, yoksulluğun temelsiz düşlere saldığı bu zavallı insancıkların daracık ufku ilk kez hafifçe aralanıyor, başka bir dünya görünüyordu.
Sayfa 234Kitabı okudu
Ciddi konuşmak gerekirse, bir düşüncenin yaygınlığı onun doğruluğunun kanıtı değildir, hatta doğru olma ihtimalini arhrmaz bile. Bunun tersini ileri sürenler, şunları varsaymak zorundadır: 1- Zaman geçtikçe, yaygınlığın kamtlama gücü zayıflar, kaybolur: Yoksa bir defa evrensel doğru sayılmış bütün eski hataları yeniden kabul etmek, mesela Ptolemaios sistemine dönmek veya bütün Protestan ülkelerde Katolikliği geri getirmek gerekecekti; 2- Uzamdaki uzaklaşmamn da aynı etkiyi yapması gerekir: Yoksa Şudizm, Hıristiyanlık ve İslam taraftarları düşüncelerinin evrenselliği konusunda sıkınhya düşerdi. (Bkz. Bentham, Tactique des assemblees legislatives, cilt II, s. 76.)
Sayfa 59 - Sel YayınlarıKitabı okudu
Dini ritüellerin kutsal emirler değil, din sınıfının otoritesine bağlılık
Spinoza tören ve ritüellerin amacının bir tür "gönüllü esareti" dayatmak, toplumsal hayatı kolaylaştırmak üzere "insanların kendi kararlarına göre değil, her daim başkala­rının emri altında hareket etmelerini sağlamak" olduğunu anlatır. Hıristiyan ibadetlerine (vaftiz, ayin, bayramlar vb.) dair örnekleri sayıp döker ve İsa Mesih ile havarilerin bun­ları "ebedi saadete katkıda bulunan yahut kutsallık taşıyan şeyler değil evrensel Kilise'nin zahiri (yapmacık) işaretleri" olarak tesis ettiklerini söyler.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.