Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tahammülümüzün Kilit Noktası
Kuvvetimizi, unuttuklarımızdan ve aynı andaki kaderlerin çokluğunu tasavvur etme yetersizliğimizden alırız. Evrensel acıyı o lâhzada anlayan ve hayatta kalabilen kimse olamazdı; her yürek ancak belli miktarda acıya göre yoğrulmuştur çünkü…
UZAKDOĞU UYGARLIKLARI Batının bütün sanat eserleri, onu seyreden birinin varlığını gerekli kılar, yani bu eserler bir başka insanın zihni ve gözü için yapılmıştır. Bunların bir okunaklılığı olması ve parçalarının tutarlı bir birlik birlik oluşturmalarına rağmen, apaçık bir şekilde algılanabilir olması da gereklidir. Mekan ve zamanla sağlam bir şekilde ilişki içine sokulmuş besbelli ve anlamlı bir formları vardır. Batı bir sanat eseri konusundaki temel anlayışa, onu takdir edebilecek elit bir zümrenin az sayıdaki üyelerine hitap eden bir özgür etkinlik olarak çalışıp çablayarak ulaşmaya yönelmiştir ve dolayısıyla, sanatçı ile onun eserini seyreden arasında estetik üzerine bir diyalog söz konusudur. Uzakdoğu Sanatçılarının elinde ise, form, dünyanın varliginin kendisinin belirip görünmesi olarak; evrensel güçlerin bir dile gelişi olarak ortaya çıkar. Yani fon, doğanın belli bir yanını egemenliği altına almaya çalışan insan düşüncesinin sonucu değildir. Bu form, Esinle verilmiş bir formdur; dış görünüşlerin ezeli ve ebedi hareketi üzerinde bir sanatçının hayal gücüne dayanan derin düşüncesidir,sonsuza ulaşmaya yönelir.
Reklam
Denetim odaklı kalıplayan kültürün en büyük sıkıntısı burada başlar. Hayatı belirli bir noktada dondurup, “Çözüm budur," der ve herkese bu çözümü dayatarak devam etmeye çalışır. Farklı düşünüp konuşanları duymaz dinlemez, itibarsızlaştırır ya da hapse atar. Toplum için iyi bir gelecek çıkmaz oradan. Mesele, değişimi doğal akışına bırakma cesaretini gösterebilmektir. Bu değişim, kaynağını evrensel hakikatlere uygun değerlerden alıyorsa; işte o zaman başka ve daha sağlıklı bir gelecek inşa edilir.
Sayfa 234Kitabı okudu
veba yılı günlüğü,1772
Bu insanlar çare bulmak için bütün bu şarlatanların ve sahte ilaç satan kocakarıların peşinden deli gibi koşuyor, kendilerini yığınla hap, iksir ve tılsımla donatıp paralarını harcamakla kalmıyor, bunlarla vücutlarını vebaya karşı dirençli kılmak yerine zehirleyip hastalığa davet çıkarıyorlardı. Öte yandan evlerin önünde ki direklerin ve sokak köşelerinin insanları çare bulmaya davet edip laf kalabalığına boğan cahil takımının evrakından, doktor ilanlarından geçilmemesi de inanılır şey değildi. Bu ilanlar genellikle şöyleydi: "Vebadan koruyan KESİN ÇARE haplar", " Enfeksiyona karşı GARAN11L1 haplar", "Kirli havaya karşı KRALLARA mahsus şuruplar", " Hastalığı kaptığınızda kendiniz için yapmanız gerekenlere dair KESİN talimatlar", "Vebaya karşı daha önce keşfedilmemiş EŞSİZ bir şurup", "Vebaya EVRENSEL bir çare", "Vebayı tedavi eden TEK GERÇEK su", "Her tür enfeksiyona karşı KRALİYET İLACI" ve bir kitabı dolduracak kadar, aklıma gelmeyen daha neler neler...
Sayfa 241Kitabı okudu
“Tek bir bedenle çile çekersiniz bu yaşamda; ölüm ve cezada ise, sayısız bedenle çekersiniz çileyi”
Toplumun Çürümesi
La Fontaine, Ağustos Böceği ile Karınca'da, kendi zamanının ahlakını yansıtmıştı; evrensel ve kalıcı bir değere sahipmiş gibi gözüken bu ahlak anlayışına göre, titiz, özenli, günlük çalışma kesin bir değerdi ve ağustos böceği "bütün yaz" şarkı söyleyeceğine bu değerden.esinlenmeliydi.Masalda güzel rol karıncaya aitti. Her mevsimde
Sayfa 154 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zamana ve adalete benziyorlar
Bence bazı seçkin adamlar ve kadınların görünüşleri, konuşmaları, tavırlarında kendilerine ve ailelerine özgü olmayıp beşeri, evrensel ve manevi karakter taşıyan bir şeyler buluyoruz ve onu dünyalar kadar seviyoruz. Çağrıştırdıklarının enginliği oluyor onlarda; yüzleri ve tavırları belirli bir yücelik taşıyor: Zamana ve adalete benziyorlar.
Sayfa 251Kitabı okudu
Bireyselleşme yolu tasavvuf, birbiriyle ilişkili iki psikolojik adımda özetlenebilir; akıl, nefs ve sosyal benlikten ayrılma (fenâ) ve bireyin bütünleşmesinde etkili evrensel benlikle bütünleşme (bekā). Sufîlere göre insan, onu alçaltabilecek veya yükseltebilecek potansiyelde kalıtsal güçlere sahiptir. Bu aşamada muhakeme yetisi, insanın hayvani eğilimlerinin meydan okuduğunu fark eder, bu durumda ya çelişkilerinden kurtulup nefs-i mutmainne mertebesine çıkar ya da nefs-i emmåre aşamasına düşer.
EVRENSEL BALLAD Bir öykümüz olsa, duyan öyküsü sansa.. Öykümüz böylece dallanıp-budaklansa.. Bir sevi'den, bir övü'den, o bizim öykümüzden Giderek buluşan eller evreni sarsa.. Öykümüz de büyür büyüklüğümüzden; Herkes sevi'sinde evreni kucaklarsa.
İnsanın yalan söylemeye muktedir tek hayvan olduğu evrensel olarak bilinmektedir.
Reklam
157 syf.
8/10 puan verdi
Yaratılış Sancıları Varoluş Çıkmazı Evrensel Hakikat Arayışı
Necip Fazıl Kısakürek'in Bir Adam Yaratmak romanı, sadece bir adamın hikayesini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda varoluşun derinliklerine iniyor, yaratıcı ruhun sancılarını ve mücadelelerini anlatan bir başyapıt. Düşünsene, Haydar adında bir adam var. Toplum tarafından dışlanmış ve yalnız bir şair. Şiirlerinde evrensel hakikatleri ve insan ruhunun karmaşıklığını dile getirmeye çalışırken, aynı zamanda kendi varlığının anlamını da sorguluyor. Bu arayış onu yalnızlığa ve umutsuzluğa sürüklüyor. Ama Haydar pes etmiyor. Yaratıcı ruhu onu hayatta tutuyor ve şiirlerinde kendini ifade etmeye devam ediyor. Bu roman, sadece bir adamın hikayesi değil, aynı zamanda varoluşun anlamı, yaratıcı ruhun sancıları ve toplumla birey arasındaki çatışma gibi evrensel temalara değiniyor. Bir Adam Yaratmak, varoluşsal sorgulamalarla ilgilenen, insan ruhunun derinliklerini keşfetmek isteyen ve edebiyatın gücüne inanan her okur için ideal bir eser. Bu roman, okuru derin düşüncelere sevk edecek ve uzun süre zihninde yer edecek. Ha, bir de şunu da söyleyeyim: Kısakürek'in dili o kadar şiirsel ve akıcı ki, Haydar'ın iç dünyasını ve dış dünyayla olan çelişkilerini canlı bir şekilde tasvir ediyor. Bu romanı okurken sanki Haydar'ın zihninin içindeymişsin gibi hissediyorsun.
Bir Adam Yaratmak
Bir Adam YaratmakNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20209,3bin okunma
Ötekiyle barış içinde olabilmek, kendimizle barışık olmamıza bağlı. Kendisiyle barışık bir ben, aynı zamanda kendisinin üstündeki aşkın gerçekliği tanıyan ve içselleştiren bir akılla hayat bulabilir. Kendimiz kalarak evrensel değerlere sahip çıktığımız gün, yerel olanla evrensel olan arasındaki gerilimi de aşabiliriz.
Sayfa 183
"Bilgi güçtür" ilkesi siyasî bir nitelik kazanır. Avrupa, sadece İslâm dünyasını sömürgeleştirdiği için değil, aynı zamanda evrensel akıl ve modernite projesini gerçekleştirmek için bilmek, bilgiye dayalı iktidar araçları geliştirmek zorundadır. Ortada artık korkulan, merak edilen ya da nefret duyulan bir İslâm değil, bilinmeyi ve yeniden inşa edilmeyi bekleyen bir dünya vardır. Oryantalizmin kurucu babaları, bu inşa hareketinin baş aktörleri arasındadır.
Sayfa 138
"Beyaz adamın yükü"(!)
"Medenîleştirme misyonu" duygusuyla hareket eden Avrupalılar, başka toplumları sömürmenin ve kendilerine benzetmenin (asimilasyon), "beyaz adamın yükü" olduğuna inanmışlardı. Bu tarihî misyon, evrensel bir düzenin kurulması için zorunlu görülüyordu.
Sayfa 128
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.