İsmet Özel, "Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan," diyor,
yani yaklaşmakta olan gelmiş zaten. Bu durumda letafet, nezaket, dindaranelik hayatın neresinde yer almalı?
Lafı çoğaltıyoruz ama o lafın özgül ağırlığı azalıyor.
Rızık, inancımıza göre takdir edildiği kadardır.
Kazanç da öyle, nasip meselesidir. Yavaşlamak önemli.
Hizmet için dahi olsa hıza teslim olmayın, kapasiteniz belli.
Her hizmet iki vasfa haizdir. Biri size tatmin verir, sevaptır; biri de size bir ucub getirir, bilinir, görülür hale gelirsiniz. Ondan korunmak zordur.
Okur Takip Önerileri
Tarihsiz insanlar gibi de yaşamayalım. Mars'tan ışınlanmadık, içinden geldiğimiz bir medeniyet var.
Her şeyin ayrı bir letafeti, nezaketi varmış.
Biz galiba biraz da bu kaybettiğimiz nezaket ve letafetin yasını tutuyoruz.
Asıl mesele kalptir. Hissetmeyen insan yoktur.
Oysa ruh ve beden birbirine kenetlenmiştir.
Bedendeki sıkıntı ruha tesir eder, ruhtaki ise bedene.
Descartes'ın "Düşünüyorum, o halde varım," sözünü yeni psikolojik mefhumlar "Hissediyorum, o halde varım," olarak değiştiriyor.
İnsanat Bahçesi diye bir kitabı var antropolog Desmond Morris'in, orada anlatıyor. Afrika'da zebraların kendi doğal hayatları içinde mide hastalıkları olmuyor fakat hayvanat bahçesine konan zebralar ülser geliştiriyor.
Allah'ın verdiği yeteneği kullanıyorsunuz ama mesulsünüz.
Gökyüzü dahil, bütün arz size musahhar kılındı, hiçbir itirazınız olamaz ama siz de Cenab-ı Allah'a karşı mesulsünüz.
Onun çizdiği sınırlar dışına çıkmamanız, edebinizi muhafaza etmeniz lazım.
Günümüzde insan, firavunlaşma temayülü içinde.
Amerikan kapitalizmi size öyle bir dünya çiziyor ki o dünyada gökyüzü yok, her şey yapay.
Cenab-ı Hak, "'Onlar hiç gökyüzüne bakmazlar mı?"
diyor, bizden göğe bakmamızı istiyor.
Maalesef Batı şehirlerinden kopyaladığımız şehir içinin yüksek binalarla dolması anlayışı yüzünden ne güneşi ne gökyüzünü görebiliyoruz.
Meramı andelibin vaslı-ı güldür
Gönüldür bu gönüldür bu gönüldür
Bülbül güle vasl olmak ister
Cenab-ı Resullulah'a aşıktır."
Gönül onu istiyor ama biz çalışıyoruz, hizmet ediyoruz,
hizmetin de dengesi var, miadı var, mikyası var.
Sen önce kendine hizmet et.
Bir bahar yaşıyoruz. istirham ediyorum, herkes baharı,
çiçekleri izlesin, kuşları dinlesin. Eskiden akşam ezanından sonra bülbül dinlemeye gidilirdi.
Biz bunları nasıl kaybettik?
Gönül bir mir'at-ı Rahman’dır, Allah'ın aynasıdır.