Açlığı zaten biliyordu, açlığını doyuramadığındaysa kısıtlamayı hissetmişti. Mağara duvarlarının aşılmaz engeli, annesinin burnunun sertçe dürtmesi, patisinin ağır darbesi, kıtlıklar sırasında doyurulamayan açlık ona hayattaki tek şeyin özgürlük olmadığını, hayatta sınırlamalar ve yasaklamalar da olduğunu öğretmişti. Bu sınırlamalar ve yasaklamalar yasalardı. Onlara uymak, acıdan kaçmak ve mutlu olmak demekti.