İlk defa bir kitabı okuduğumda ben şimdi bu kitabı sevdim mi sevmedim mi diye sordum kendime cevapta yok! Araftayım!
Oğuz Atay kitaplarının tadı var sanki damağımda!
Anlaşılması zor bir kitap kabul. Hem akıcı , hem biraz durağan sıkıcı yanları da var. Müstehcen kelimeler, rahatsız edici satırlar da var. Özellikle bugün otobüste okurken istem dışı kitabı kapalı tutmaya özen göstererek okuduğumu farkettim. Her an nerden ne çıkacağı belli olmayan bir düşünceye kapıldım nedense ama çıkmadı da!
Cahit Zarifoğlu'nun da dediği gibi "Çıplak ete kavuşan aşk sandı " cümlesi cuk oturur bu kitaba!
Yusuf Atılgan bu Aylak kahramanımıza isim de vermemiş "C." diyor kısaca.
(Birden fonda Ferudun Düzagaç'ın sen kısaca "F" de şarkısı çaldı sanki :)) Neyse konumuz bu değil :))
Bay C. anlaşılması zor bir karakter. Hazır para yiyip , kadınları bir çift dolgun bacaktan başka birşey olarak görmeyen Aylak bir adam gerçekten!
Ama içini açtıkça, babasına olan nefretini kustukca, ona benzemeyeceğim diye bocalayıp ama daha da dibe batdıkça insan üzülmüyor değil!
Sustuklarımız mı daha çok acıtır yüreğimizi, yoksa anlattıkça kaşıyıp kanattiğımız yaralarımız mı bilemedim! Şimdi oturdum bunu düşünüyorum...
Ama kitapta farkettiğim birşey var ki içler acısı! Kaybolan bir puzzle parçasının yerine başka bir parça otutturmaya çalışır gibi olmayan insanların yerine olmasını istediğimiz insanları zorla sokuşturuyoruz! Yapmayalım yazıktır! Günahtır! Ziyandır!
Keyifli okumalar dilerim.