Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

fatmanur

İnsanların, komik olmayan şeylere gülerek ve eğlenceli olmayan şeylerden keyif alarak zaman öldürmek için çenelerini hiç durmaksızın çalıştırmak dışında hiçbir işe yaramadıkları sonucuna varmıştım sadece.
Reklam
Mutlu oldun mu, Adam? Mutlu olmak dedikleri ne? Kimbilir? Mutluluk zaman gibidir; hareketsizdir ve insanlar gelip geçerler. Gelip geçerler. Gelip geçerler. Yıldızlarla dolu bir gece istiyordum, Adam. Irmakta yansıyan ayın gümüş tepsisinde uyumak. Benim gecemin bunlarla ilgisi yok, değil mi? Yalnızca solunumu güçleştiren ve saçları vıcık vıcık yapan şu hafif sis.
Sayfa 251Kitabı okudu
her şeyi iyi yapmanın daha doğru olduğunu keşfettim, çünkü hem daha çabuk olup bitiyor, hem de 'fırtına' kopmuyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aldatmacalara sığınmadan, daha basit ve açık insanlar olmalıyız.
"Benimle ilgili kimsenin anlamadığı şey, bu işte..." Kya sesini yükseltti. "Ben asla insanlardan nefret etmedim. Onlar benden nefret ettiler. Onlar bana güldüler. Onlar beni terk ettiler. Onlar beni taciz ettiler. Onlar bana saldırdılar. Evet, bu doğru; Onlar olmadan yaşamayı öğrendim. Sen olmadan. Anne olmadan! Ya da başka herhangi birileri!"
Sayfa 381Kitabı okudu
Reklam
bazen insanlar duymadıkları için sana cevap vermez, bazen de duymak istemedikleri için
Aklı başında sevimli yüzü içtenlikle, saygıyla yumuşadı. "Bir süre sonra anne sevgisinin birden fazla ifade kanalı olduğunu anlamaya başladık. Belki de çocuklarımızın hepimiz tarafından böyle, bu kadar çok sevilmesinin nedeni, bizim hiç birimizin yeterince sevilmemiş olmasıdır." Bu bana son derece dokunaklı göründü, bunu ona da söyledim. "Bizim yurdumuzda, kendi yaşamımızda da pek çok acı ve zorluk var," dedim, "ancak bu bana sözcüklerle ifade edilemeyecek kadar açıklı görünüyor -annelik hasretiyle yanan koca bir ulus!"
Koruyup gözeten erkek geleneği artık yok olmuştu. Bu gözüpek kadınları korkutacak erkekler olmadığından, korunmaya da ihtiyaçları yoktu.
Sayfa 110Kitabı okudu
Tüm insanlar aynıdır: Kendileri bir başkasının cebinden alırken yüzleri aydınlanır, gülümserler, ama kaybetme sırası onlara geldiğinde yastaymış gibi ağlarlar.
"Öldüğümde çok sevdiğim şu kitabın sayfalarını artık çeviremez olacağım, bu yüzden de ölmeden önce hepsini okumuş olmaya dair nafile bir umut besliyorum."
Reklam
"Artık yüzmeyi bırakabilirsin Lily. En sonunda kıyıya ulaştık."
"Başkasıyla sıkılmaktansa tek başına sıkılmanın daha iyi olduğuna dair bir kuralım vardı. Bu kurala sıkı sıkıya bağlıydım. Belki o yüzden hiç arkadaşım yoktu."
Bazen bir şeye bakmak çok canını acıtıyormuş gibi geliyor. Sen de bakmıyorsun. Bakmıyorsun işte.Ama o yok olmuyor..
Benim için orijinal falan değildin, seçme şansım yoktu,her şeyi almak zorundaydım.
Reklam
Her şeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz anda bile anlamlı bir şey söylemiş oluyoruz.
Onu düşünmekten kendimi alamıyorum . Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum . Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değil bu . Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi . Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan , yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi .
On üç yaşında! Bir masum, henüz bir çocuk! Bir çiçek. İş te hayatın kim bilir nasıl bir darbesiyle soluyor, eziliyor, çamurlara atılıyordu. Sönmek üzere bulunan bir yıldızı görmek, insanların bu vahşi, bu yırtıcı, bu konuşan hayvanların kötülükte nerelere kadar vardığını anlamak istedim. Gönlümde bu bilmediğim masum kız hakkında bilmem nasıl bilinmez bir koruma arzusu uyanıyordu.
Tıpkı bir iskambil oyununda kartların dağıtılması gibi bir şey bu, sevgili Sofie. Siyah kartlar bir tarafa ayrılır, kırmızılar bir tarafa. Ama arada sırada bir joker cıkar. Ne kupadır ne sinek, ne karo ne de maça. Sokrates de Atina' da böyle bir jokerdi işte. Bildiklerinden kesinkes emin değildi, ama aldırış ettiği de yoktu. Sadece hiçbir şey bilmediğini biliyordu -ve acı çekiyordu bi yüzden
Bir gün yok olacağını kuvvetle hissederse, yaşamın nasıl sonsuz bir değere sahip olduğunu da asıl o zaman anlıyordu. Madalyonun bir yüzü ne kadar büyük ve belirginse, diğer yüzüde o kadar büyük ve belirgindi. Yaşam ve ölüm aynı şeyin iki yüzüydü.
Reklam
Çünkü insanın bu evrendeki organik olsun inorganik olsun başka hicbir şeye benzememesinin nedeni, yaptığı işin ötesinde gelişmesidir. Kavradığı şeyleri basamak olarak kullanıp yükselir, yapıtlarının çok ilerisine varır.
Sayfa 184Kitabı okudu
Halkın çoğu aç ve çıplaksa, ihtiyaç duydukları şeyleri zorla alırlar. Sonra bir de tarihin her sayfasından haykıran gerçek: Baskı ancak baskı altındakilerin güçlenmesine ve birleşmesine yarar. Ama büyük mal sahipleri tarihin bu üç çığlığına hiç aldırış etmiyorlar. Toprak giderek daha az insanın elinde toplanıyor, yersiz yurtsuz insanların sayısı artıyor. Mal sahiplerinin her hareketi de baskıya yöneliyor. Paralar silahlara gidiyor. Gazlara gidiyor. O koca malikaneleri korumak için kullanılıyor bunlar.
Ay oradaydı,peki ay ışığının kaynağı neydi? Güneşti elbette. Peki güneşi yakan neydi? Kendi ateşi. Ve güneş günbegün ortaya çıkar, yanarak, yanarak. Güneş ve zaman. Güneş ve zaman ve yanmak. Yanmak.
Bilhassa tahammül edemediğim bir şey kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu... Neden? Niçin biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız?... Niçin daima biz teslim olacagız ve siz teslim alacaksınız? Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir âcz bulunacak?
+Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük -Gören körler mi +Gördüğu halde görmeyen körler
Reklam
Öldü, işte o kadar,bir insanın neden öldüğünü sormak saçma bir davranış, ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözcük kalır, öldü...