Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Medine’den herkes ümitsiz, şikayetçi idi. Memnuniyet duyan ve gülen yalnız sizdiniz. Bugün cepheler, eğlenceli halini geçti. Artık Medine’nin boşalması ve fazla tek neferin bile Gazze’ye gönderilmesi lazımdı. Siz bu boşaltma emrini alınca en bahtsız günleri geçirdiniz. Sultan Selim’in astığı bayrağı, bana elimle indirtmeyiniz! Medine için kaç asker feda edersiniz? Bir mi, bin mi, üç bin mi? Bana ne bırakırsanız bırakın, Ravza’nın kubbesi başıma yıkılmadıkça, merkadı mübareke hiçbir yabancıyı sokmam dediniz.
Sayfa 174 - Yağmur YayıneviKitabı okudu
Cenabı Peygamber hadisi Şerifinde “iki ölünün ve iki kanlının yenmesi bize helal oldu” buyurmuşlardır ki iki ölü balıkla çekirge iki kanlı da dalakla karaciğerdir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Galip Paşa'nın (pasiner) yerinde Vehip Paşa bulunsaydı, Şerif Hüseyin'in isyan hazırlığına imkan verilmezdi
Sayfa 397 - Fahreddin Paşa'nın notlarıKitabı okudu
Araplar istiklâl mi istiyorlardı? Hayır, Araplar bütün bu harp boyunca Türklerle omuz omuza Çanakkale'den itibaren her cephede savaştılar. Hattâ istiklâl Savaşı'mızda Aydın Cephesi'nde, Mehmetçiklerle yanyana Yunanlarla boğuşarak, canlarını veren Araplar vardı. Ve ilk Cihan Harbi'nde, Araplar'la meskûn hiç bir yerde, ne Irak, ne Suriye, ne Lübnan, ne Yemen, ne Filistin'de Türklere isyan eden tek bir Arap görülmedi. İsyan eden, sadece Mekke Emiri Şerif Hüseyin Paşa idi. Bu paşa, bütün Arapları hükmü altına alıp kral, hatta imparator olmak sevdasındaydı. İngilizler, onun bu ihtirasından faydalanarak, Türklere karşı ayaklandığı takdirde kendisine ne lâzımsa, para, silâh, cephane, erzak vererek yardım etmeği ve belirli bir sınır içinde müstakil bir Arabistan kurmayı vadetmişlerdi.
Çekirge salatası, Hicaz Kuvvet-i Seferiyesi karargâhının tabldotuna resmen girmişti. Kumandan, subaylarla birlikte kendisi de bu salatadan yerdi.
Reklam
Peki ama, Fahreddin Paşa’ nın günahı neydi? Düşünülürse, biz Irak Cephesi ’nde savaşırken, Kutulamare’de esir ettiğimiz İngiliz Kumandam General Tavsenti, pekâlâ esirler kampına koyabilirken, getirip Büyükada’da bir köşke misafir etmiş ve harbin sonuna kadar da keyfine göre, refah içinde yaşamasını sağlamıştık.
Sayfa 217 - Yağmur YayınlarıKitabı okudu
Casus Yahudiler
Divan-ı Harp huzurunda, "yaptıkları işin casusluk olmadığını, ancak millî bir vazife olduğunu, yüzyıllardan beri mahkumiyet altında ezilerek, varlıklarını kaybetmek tehlikesi içinde kalan insanların millî hakimiyetlerine kavuşmak için bu şekilde çalışmalarının mazur görülmesi gerektiğini " söylemekten çekinmiyorlardı.
“Eh... Elbette böyle yapacak... Ezeli düşman olduğunu belli edecek. Moskof bu... Gücü yetse yeryüzünde tek minare bırakmaz. İngilizler gerçi böyle değillerdir, kimsenin dinine imanına karışmazlar. Onların derdi Müslümanları esir sürüleri halinde yaşatarak, keselerinde ne var ne yoksa, almaktır. Fakat politikaları, gidişleri ayrı olmakla beraber, netice itibariyle düşmanlıklarında bir fark yoktur.”
585 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.