Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Frantz Fanon'un iddia ettiği gibi, "Avrupa doğrudan Üçüncü Dünya Ülkelerinin yarattığı bir yer" ise, Said bunun mükemmel bir özetini yapmaktadır. Ona göre oryantalizm hiçbir zaman Doğu'ya, onun kimliğine ve kültürüne ilişkin değildir. Batı'nın kimliğinin ve kültürünün inşasıyla ilgilidir. Kısacası, "bir tür Batı projeksiyonudur."
Sayfa 34 - Joseph Massad
Ve içimde bir güneş taşıyorsam eğer, bu güneş, içimde kıyı bucak gün görmemiş ne varsa, önce beni aydınlatmalıdır.
Reklam
Zekaya ve felsefeye insanların eşitliğini kanıtlamak için başvurulacaksa eğer, onlara insanların imhasını meşrulaştırıcı silahlar olarak da sık sık başvurulduğu unutulmamalıdır asla.
Bir dile hakim olan, sonuç olarak, o dille ifade ve ima edilen dünyaya da hakim olur.
Az gelişmiş ülkelerde bir başkent düşüncesi, sömürge döneminden miras kalan ticari bir nosyondur.
Sayfa 184 - Versus
Azgelişmiş bir ülkede, dinamik bölge yönetimlerinin yaratılması şehrin makrosefalleşme sürecini ve kır kitlelerinin şehirlere doğru kaotik hücumunu durdurur. Bağımsızlığın daha ilk günlerinde bölge bürolarının yurttaş bilincini teşvik et- me, canlandırma ve hızlandırma yetkisiyle birlikte kurulması, ilerlemek isteyen her ülkenin kaçınılmaz önkoşuludur. Yoksa parti liderleri ve rejimin önde gelenleri liderin etrafın- da toplanır. Yönetim, genişlediği ya da uzmanlaştığı için değil, daha çok akraba ve daha çok militan bir mevki beklediği ve iş kapmayı umduğu için orantısız bir şekilde şişer. Her yurttaşın hayali başkente gitmek, pastadan kendi payını kapmaktır. Kasabalar ve köyler terk edilir, desteksiz, eğitimsiz ve bilgisiz kır kitleleri kendilerine bir şey vermeyen toprağa sırtlarını dönerek şehir eteklerine doğru yola koyularak lümpen proletaryayı aşırı derecede şişirirler.
Sayfa 184 - Versus
Reklam
Tarihin kendisini oraya getirdiğine inanan ve bağımsızlık sonrasında kendisini vazgeçilmez olarak gören bu diktatörlük, aslında, burjuva kastın azgelişmiş ülkeyi önce halkın desteğiyle ama hemen sonrasında onlara karşı yönetme kararını simgeler
Sayfa 175 - Versus
“Yüreğinizde sizden altta olan insanlara karşı yer yoksa, Tanrı'nın evinde de sizin için yer yok.”
Sayfa 171 - Versus
Bağımsızlık arifesinde partiye akın akın gelen aydınların şimdiki tutumu, o dönemdeki bağlılıklarının bağımsızlık pastasından pay almaktan öte bir amaç taşımadığını kanıtlar. Parti özel çıkarların bir aracı haline gelir.
Sayfa 170 - Versus
Ruhlarına sinsice korku ve dehşet salınmış, aşağılık kompleksi, kaygı, kölelik, umutsuzluk ve eziklik duyguları yerleştirilmiş milyonlarca insandan söz ediyorum.
Reklam
Medeni toplum rahatsız edici hakikatlerden ve çıplak dürüstlükten hoşlanmaz.
Eyleminin amacı (Beyaz kılığındaki) Öteki olacaktır, çünkü yalnızca Öteki ona değer kazandırabilir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Sömürge rejiminin sonunda iktidara gelen ulusal burjuvazi, azgelişmiş bir burjuvazidir. Ekonomik gücü neredeyse hiçtir ve yerini almayı umut ettiği metropol burjuvazisiyle asla boy ölçüşemez. Ulusal burjuvazi, iradeci narsisizmiyle, metropol burjuvazisinin ayağını kaydırıp yerini alabileceğine kolayca inanabilir. Ama onu tam anlamıyla köşeye sıkıştıran bağımsızlık, bu sınıf içinde korkunç tepkilere yol açar ve onu eski metropole yardım sinyalleri göndermeye zorlar. Yeni devletin en eğitimli katmanını oluşturan üniversite mezunları ve iş dünyası seçkinleri, sayılarının azlığı, sermaye yoğunlaşması ve tüccar, toprak sahibi ve serbest meslek sahibi olmaları gibi yanlarıyla ayırt edilebilir. Bu ulusal burjuvazide ne maliyeci ne de sanayici bulunur. Azgelişmiş ülkelerin ulusal burjuvazisi üretim, keşif, yaratma ya da çalışmayla ilgilenmez. Tüm enerjisi aracılık faaliyetlerine yönelmiştir. En çok ilgilendikleri iş ticari ağlar kurmak ve dalavere çevirmektir. Ulusal burjuvazinin psikolojisi sanayi kaptanının değil, iş adamının psikolojisidir. Sömürgecilerin açgözlülüğünün ve sömürgeciligin kurduğu ambargo sisteminin onlara başka seçenek bırakmadığını söylemeye gerek bile yok. Sömürge sisteminde sermaye biriktiren bir burjuvazi görmek olanaksızdır. Dolayısıyla, bizim düşünce tarzımıza göre, azgelişmiş bir ülkede özgün bir ulusal burjuvazinin tarihsel eğilimi, burjuvazi olarak, yani kapitalizmin bir aracı olarak kendi konumunu reddetmek ve halkın temsil ettiği devrimci sermayenin kayıtsız şartsız kölesi olmaktır.
Sayfa 150 - Versus
Ulusal bilinç, tüm halkın en derin umutlarının koordineli kristalizasyonu değilse, halk seferberliğinin en elle tutulur ve en dolaysız ürünü değilse, yalnızca ilkel, boş ve kırılgan bir kabuktur.
Sayfa 149 - Versus
Açlıktan gözü dönmüş kurt ve gerçek bir devrim rüzgârı estiren kasırga, mücadele devam ettiği taktir- de tamamen tanınmaz hale gelebilir ve bu arada mücadele devam eder. Sömürge insanı her an bir ödünle etkisizleştirilme riski altındadır.
Sayfa 141 - Versus
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.