"Birine âşık olmak, gözü bağlı olarak,bir uçurumun kıyısında yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin.Sonu ölüm de olabilir,cinayet de,intihar da."
Anne,
“İnebilir miyiz bahçeye ?”dedi elleri gökyüzüne kadar uzanan çocuk.Bahçeye inmenin sebepleri oluşmuştu kafasında.İçinde nedenini bulamadığı yenilginin bitişini bahçedeki kendiyle yaşıt olan ağaçlara ,dedesi kokan güle izletmek istedi.Çocukluğunun tutkularındaki bisikletle yeni bir tanışma dönemindeydi. Mavi renginde ,çokta şatafatlı bir bisikleti yoktu ama kardeşinin pembe bisikletiyle yarışan gösterişli bir hikayesi olacaktı.
Kardeşiyle indi. Pembe ve mavi yollarına koştu her ikisi de.Bisikletleriyle hayallerini çizeceklerdi sekizlere.
Tekerleklerin etrafında dönen gülüşlerle ,çocukluk kutusunda beklemede olan kaçışlarının cevabını bulmak istiyordu.O yıllarda bisikletiyle mavi yolda gidememesinin sebeplerini sildi dönen pedallarla .
Sonuç! Sonuç dedi daha bir güzel.
Sebepten çok daha güzel...
Sonra...
Güvenini biraz zedeledi bisikletin freni.
Olmadı işte!
Tutunamadı ve savruldu bir ağacın dibine. Utandı biraz ,ağacın güldüğünü sandı.Yeni bir yenilgi miydi?
Düşündü! Bir tecrübe dedi.
Rengini siyaha çeviren vakit ,kaldırdı onu yerden. Yere düştüğünü sandığı cesaretini koydu cebine ,devam dedi. Bu bahçeyi yaşalandıran yıllar ,senin bisikletle sekiz çizmene bayılıyor dedi.