F. Emre Vural

F. Emre Vural
@femrev
Herkes kendi manşetinde satır arası. Sonuçta kitap değiliz, yaşarken anlaşılmaya ihtiyacımız var. Öldükten sonra bir anlamı kalmıyor, değil mi?
Öğretmen
Y. Lisans
Antakya, Hatay.
119 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Sonuçta kitap değiliz, yaşarken anlaşılmaya ihtiyacımız var. Öldükten sonra bir anlamı kalmıyor, değil mi?
Reklam
Sonuç...
"Defne, dur bir dinle! Ben iyiyiz derken, sadece kendi kişisel hayatımızı kastetmiştim. Kanayan yaralarımızı sardık, ölüm acısına da, şu Gezi Parkı yüzünden başımıza gelenlere de aslanlar gibi göğüs gerdik, işlerimizi yoluna koyduk. Yalan mı?" "Ama kendimizi yaşadığımız toplumdan ayrı tutamayız ki... Bunca haksızlık varken..." "Hiç kimse için her şey aynı anda harika olamaz! Mümkün değil bu. Kaldı ki, bu memlekette seninle benim gibi düşünmeyen ve halinden memnun olanlar çoğunlukta. Bunu da unutma!" "Evet. Ne yazık ki öyle." "Defne, çok mu mutsuzsun burada? Amerika'ya dönmek ister misin, kızım?" "Hayır, hala. Oradaki eşitsizlik de, haksızlıklar da çöp gibi gözüme batıyordu benim." "Ama en azından yasaların her insan için eşit şartlarda işlediği bir sistem var orada. Evet, haksızlık, şiddet her yerde var. Daha geçenlerde bir zavallı siyah çocuğu döverek öldürdüler polisler, hepimiz seyrettik televizyonlarda.Şimdi o polisler yargılanacak ve cezalarını çekecekler. Sistem, katil polisleri korumayacak. Amerika ile aramızdaki fark burada işte." “Her nerede yaşıyorsam, doğru bildiklerim için savaşmak isterim, ben. Şimdi buradayım madem, buradaki yanlışları düzeltmek için çalışırım ben de."
Sayfa 267 - EverestKitabı okudu
Özetle
"Düşünüyorum da, bazen o olayları yaşadığımıza inanamıyorum," diye devam etti, "karakola düştüm, tutuklandım, mahkemeye çıktım, terör örgütü üyesi olmakla suçlandım. Şu anda hâlâ hapiste olabilirdim." "Ama olmadın! Çünkü suçsuzdun. Terörist değil, protestocu bir öğrenciydin sadece." "Terörist filan hiç olmadı aramızda, hâlâ. Uyduruk bir söylenti bu." " Devlet de kendini korumak zorunda." "Kimden, halkından mı?" “Kendini devirmek isteyenden." "Hala, devlet devrilmez ki, hükümetler devrilir. Zaten hükümetler geçicidir. Kalıcı oldular mı, demokrasi, demokrasi olmaktan çıkar. Neyse ileride bir gün başımızdan geçenleri çocuklarıma anlatacak olsam, atıyorum zannederler herhalde." "Çocuklarının hangi memlekette yaşayacaklarına bağlı, kızım. Bizimki gibi Ortadoğu ülkelerinde, her genç, polis tekmesini mutlaka bir kere yer kıçına. Buralarda hükümet politikalarını eleştirmek, protesto etmek yasaktır; gençlerin de, bugünlerin moda deyimle, fıtratında baş kaldırmak vardır. Haliyle sık oluyor böyle şeyler."
Sayfa 257 - EverestKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayat
Oysa her hayat, bir ağır roman...
Sayfa 247 - EverestKitabı okudu
Aile, aile, aile...
Aile... aile... aile... Ne kadar modernleşirsek modernleşelim, fark etmiyor. Biz, bu coğrafyanın kadınları, hep aynı parçalanışı ve kafa karışıklığını yaşıyoruz. Hür olacağız, evet, fakat aileye sadakat bizim elimizi, kolumuzu hep sımsıkı bağlayacak. Bu yüzden müsavi olamıyoruz erkeklerle." “Hiç de değil. Ben doğduğumda, çok uzun zamandır erkeklerle eşit yasal haklara sahiptik. Cinselliğimizi de idrak etmiştik, çok şükür. En azından bizler, büyük şehirlerde ve batı bölgelerinde yaşayan kadınlar, eğitimli, özgür ve eşittik.” “Her şey mükemmelse, neye başkaldırıyordu o bahsini ettiğin Gezi'deki çocuklar?" Her şey mükemmel değil. Kazanılmış haklarımızı kaybetmekten, daha da ileri evrensel haklara ulaşmaktan vazgeçip geriye dönmekten, ilkel bir Ortadoğu ülkesine dönüş- mekten korkuyoruz." "Tekmil haklarımızı aldık, demedin miydi? "Haklarımız var ama giderek kâğıt üzerinde kalıyor. Adalet sistemi darmaduman, eğitim sistemimi altüst oldu. Sanat çok geri plana itildi. Tiyatrolarımız kapanıyor. İstanbul'daki opera çoktan kapandı bile. Kadına evinde oturup çocuk doğurması ve sadece çocuğuna bakması için müthiş bir teşvik var. Kadınların lehine öyle yasalar çıkıyor ki, artık..
Sayfa 235 - EverestKitabı okudu
Reklam
Cehalet
Düşmandan kurtarılmış vatanda, insanları da tek tek cehaletin esaretinden de kurtaracaksın ki, onca kan boşuna akmış olmasın.
Sayfa 232 - EverestKitabı okudu
11 Haziran 2013,Gezi
İstanbul bir süredir, tencere tava eylemlerinin gürültüsü dışında, sakinleşmiş görünüyordu. Bu nedenle ertesi akşam, Martello'nun meydandaki ikinci konserine ben bile katıldım ve kendime göre gözlemler yaptım. Gezi Parkı'nın çocukları, benim gençliğimin siyasi çekişmelerinin çok uzağındaydılar. Partilerle, particilikle işleri yoktu. AKP taraftarları kendi partileri için canlarını vermeye hazır olabilirlerdi ama Gezi'deki gençlik, adil, vicdanlı politikalar için parti gözetmezdi, eminim. İnsana değer verenden yana olurdu. Eğitim, sınıf, ırk, din ve mezhep demeden, her gelir sınıfından gen- cin bu parkta buluşmuş olması da bu yüzdendi.
Sayfa 208 - EverestKitabı okudu
Geniş, aile
Ne şanslı çocuklarmışız biz! Şu anda ölüm döşeğindeki kardeşimin bile pek çok kimseden daha şanslı olduğunu düşünüyordum. İnanıyordum ki, çocukluklarını sevildiklerini bilerek geçirenler, dünyanın en mutlu, en uyumlu insanlarıydılar. Kayhan'ın çocuklarının mesela, babaları, halaları gibi gamsız ve mutlu bir çocuklukları olamamıştı. Küçücük yaşta, anneleri için endişelenen, babaları için üzülen iki yavruydu onlar. İlkokuldayken, her eve dönüşlerinde, babalarının işten eve gelişini, bir başka komşunun evinde beklemişler, arkadaş annelerinin pişirdiği kurabiyelerle beslenmişlerdi. Ana kucağı diye bildikleri, haftada üç gün yardıma gelen zenci kadının tombul kollarının arasındaydı; ana kokusu muhtemelen babalarının tütün kokulu nefesindeydi. Oysa bir de bize bakın... Okul dönüşlerinde evde anne yoksa teyze, o da yoksa, ilgiyi, sevgiyi beşe katlayıp sunan bir çift büyükanne ve dede hep vardı!
Sayfa 109 - EverestKitabı okudu
Defne
Allah elimden kardeşimi alırken yerine başka bir çocuk mu veriyordu acaba? Hep böyle yapıyordu, kaşıkla verirken sapıyla gözümü çıkarıyordu yukarıdaki. Bana pek cömert davranmadığı, mutluluğu asla bedelsiz vermediği kesindi ama ara sıra beklenmedik mükafatlarım da oluyordu, Defne'nin hayatıma girişi gibi!
Sayfa 107 - EverestKitabı okudu
Handan
İnsan hayatının aşkını unutabiliyor mu, sen söyle. Yazarına bağlı, dedi Handan. Ben bir yazarın yarattığı roman kahramanı değilim ki, Handan. Olsun. Herkesin yazgısını yazan bir kalem mutlaka vardır.
Sayfa 93 - EverestKitabı okudu
Reklam
İlhami
Olsun varsın! Çok şey öğrendim ondan. Nedim'e olan duygularımın çocukça bir heves, Haşim'e tutkumun ise intikam duygusuyla karışmış ham inat olduğunu anlamama sebep olan da oydu, içimdeki tüm iyilikleri su yüzüne çıkartıp bana şefkatle, merhametle sabırla sevmeyi öğreten de, hatta bir erkekten diğerine koşmanın saçmalığını gösteren de. Yüreğimi olduğu kadar, bulunduğum mekânları da aydınlatan güneşimdi. O hayatıma girene kadar, tutkular, hevesler, heyecanlar... aşka dair ne yaşamışsam hepsi, her şey silinip gitmişti belleğimden. Günün birinde böyle bir adamın hayatıma kesinlikle gireceğini sezerek, yıllarca sadece onu beklemiştim sanki. O yüzden miydi bendeki derviş sabrı?
Sayfa 78 - EverestKitabı okudu
Evlilik-İlhami
Şart mıydı evlenmek? Ben çoktan çıkarmamış mıydım evlilik fikrini kafamdan? Annemle babamı memnun etmenin ve konu komşuya evde kalmadığımı ispat etmenin dışında, neyime yarardı bir koca? Anneme göre, eve para getirirdi; babama göre güvence verirdi; Oya'ya göre, seks ihtiyacını giderirdi, yalnızlığımı paylaşırdı. İyi de, yıllardır paramı kendin kazanmıyor muydum? Kendime güvenmiyor muydum?
Sayfa 72 - EverestKitabı okudu
Babam ve Ben
Dargın değildik, birbirimizle kavga etmiyorduk. Birbirimize nerdeyse değmiyorduk bile. Yan yana akan ama suları hiç birleşmeyen iki çeşme gibiydik, aynı evin içinde birbirimizin varlığından, sesinden, nefesinden haberdar, fakat tamamen ayrı kanallarda çağıldayan. Giderek birbirini ne seven. ne sevmeyen, sirf terbiyeli davranmak adına, her karşılaştıklarında birbiriyle selamlaşan, iki apartman komşusuna dönüştük. Hiçbir müştereğimiz kalmamıştı.
Sayfa 51 - EverestKitabı okudu
Hocam-Kocam
İnsanların aşk uğruna ya da terk edilmenin acısıyla canlarına kıymaları, romanlara yaraşabilir. Ama hayat başkadır! Hayatın gerçek kahramanları roman kahramanları kadar kolay teslim olmazlar ölüme. Olamazlar. Can tatlıdır çünkü. Gerçek hayatta zamansız ölümlere sebep olanlar, hastalık- lardır, savaşlardır, kazalardır. İntihar, bir kurtuluş yolu olarak akıldan geçirilir, hatta özenilebilir ama ruhsal bir bozukluk söz konusu değilse, gerçekleştirilmez.
Sayfa 50 - EverestKitabı okudu
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Handan ve Diğerleri
Ayşe Kulin: Kitaplarını her daim rahatlıkla okuyabildiğim, kitap okumaya uzun bir ara verdikten sonra bile, bana tekrar okuma isteğimi uyandıran, kitaplarını okuduktan sonra herkese tavsiye edebileceğim ve kütüphanemde tüm kitaplarını okuyarak bitirmek istediğim yazar oldu. Handan kitabını da bir arkadaşımda görüp elime aldım ve neredeyse bir solukta okudum. O kadar güzel ki bitince yüzünde tatlı bir tebessüm kalıyor. Hatta bitirirken diğer kitaplarındaki kahramanları: Bora'nın Anıları ve Gizli Anların Yolcusu İlhami'ye de selam yollamayı unutmuyor. Gezi parkı olaylarını anlatması ise kitabı değerli kılan başka bir yönü.
Handan
HandanAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20147,2bin okunma
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Handan
HandanAyşe Kulin
7/10 · 7,2bin okunma
635 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.