Tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır.
Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar.
Ross-Elisabeth Kübler
Bir bilgeye sormuşlar.
“‘Senden hoşlanıyorum’ ile ‘Seni seviyorum’ arasındaki fark nedir” diye.
Bilge düşünmüş ve şöyle cevap vermiş.
“Bir çiçekten hoşlanırsan onu koparırsın ama bir çiçeği seversen, onu her gün sularsın. Bunu anlayan kişi yaşamı da anlar.”
Yaşadıkları sırasında hissettiği sadece acı değildi. Acının içinde kaybolduğu sırada yıllardır aradığı aşkını bulmuştu. Demek ki bulmak için kaybolmak gerekiyordu.
Çünkü ümit böyle bir şeydi. Siz onu ne kadar öldürmek isteseniz de o asla ölmezdi. Tam “bu sefer kesin öldü” dediğiniz noktada bile hafif hafif nefes alışverişini görürdünüz.
Bir insanın sevdiği bir insanı toprağın altına koyma fikri hiçbir nöronuna sığdıramadığı bir gerçekti. İnsanların çoğu bu duruma sıradan bir gelenek gibi yaklaşsa da bunun ne demek olduğunu sevdiğini kaybeden biri bilebilirdi ancak. Yıllarını geçirdiği, bakmaya kıyamadığı onun için her şeyden vazgeçebileceği birini gömerken kendisinden bir parçayı da sevdiğiyle beraber toprağın altına bırakıyordu insan. Artık hayatının geri kalanını eksik bir insan olarak yaşamak zorundaydı.