Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seda Demir

Seda Demir
@feyzulcihan
Reklam
Çünkü bakî olmayan şeye gönül verenin gönlü diri değildir.
Sayfa 237 - kaknüs yayınları
Kimin gölgesi olduğunu bildin mi, ölmüş olsan da, yaşasan da her şeyden kurtulmuş olursun. Sîmurg apaçık ortada olmasaydı, hiçbir zaman gölge salmazdı. Keza Sîmurg gizli olsaydı, alemde asla gölge olmazdı. Burada gölgesi görünen şey, önce orada aşikar olur, görünür. Sîmurg'u görecek gözün yoksa, gönlün ayna gibi parlak değildir demektir. Hiç kimsenin onun cemalini görebilecek gözü olmadığından, çaresiz sabretmesi gerekir. Onun cemâliyle aşk oyununa girişilemez. Ancak o lütfunun kereminden bir ayna yaptı. O ayna gönüldür. Gönüle bak, nazar et de onun cemâlini gönülde seyret.
Sayfa 134 - kaknüs yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ölüm sonraki nefesimiz kadar yakınken bize o sonraki nefes kadar duyarsızız biz de ona. Anladım ki tembellik yeri değil bu dünya. Sana doğarken verilmiş ömür ajandanın her biri pak sayfalarını hakkıyla doldurmak yeri. Senin görevin o sayfalara 'bugün hep uyudum görmen gerek' ya da 'o kadar canım sıkıldı ki yapacak hiçbir şey bulamadım' yazmak değil aksine 'bugün okumaktan gözlerim ağrıdı, ya görmen gerek bugün ne kadar çok şey öğrendim bak dinle anlatıyorum' ile başlayan gurur ve iç huzuru ile harmanlanmış satırlar yazmak. Bak hala bugünkü sayfanın bir kısmı duruyor. Kaç sayfamız kaldığını bilemiyoruz. O yüzden her satırı son satırmışçasına özenle yazmak gerek. Kalk hadi. Beki de son satırlarımız olan bugünkü sayfamızın kalan kısımlarına güzel cümleler yazalım...
"Ey İbn Hattab! Sen dünyanın onlara, ahiretin de bize ait olmasına razı değil misin?"
Sayfa 67 - iz yayıncılık
Reklam
İnsani değerler itibariyla bir inci gibi parlamanın her halükârda birinci olmaktan daha değerli olduğunu söylemekten çekiniyorduk çocuklara; böyle dersek, bir inci olsalar bile 'birinci' olmayabileceklerini düşünüp ürküyorduk zira.
Sayfa 65 - iz yayıncılık
Kendisini başkasıyla tarif etmeye başladığı andan itibaren, insanlar da, toplumlar da baskalaşıyordu
Sayfa 61
Bir gün mezarımda yatarken şu tatlı kuşlar cıvıldamaya devam edecek. Belki mezarımım dibinde bir ağaç olur kocaman üstüne konarlar, eşsiz seremonileriyle bir beste de bana bestelerler. Veya içinden bir gül ağacı büyür mezarımın. Üstünde böcekler, karıncalar gezinir durur varlığımdan bihaber. Bedenim... Çürüyüp gidecek. Belki bir fidanın minerali, suyu olacak. Ne acı. Ya ruhum. Kalan yolculuğum onunla olacak. Bu yolculuk ne zaman.. belki şimdi belki bir saat sonra belki yılların ardından. Her an çat kapı gelebilecek bir misafir gibi. Kalp evimi, zihinimi temiz tutmalıyım ki başım dik gururla karşılayabileyim kutlu misafirlerimi. Evet mezarlıklar diyordum. Bir mezarlık burası. Kimi otuzunda, kimi ellisinde kimi ise el kadar bebek. Ölmüşler. Ölüm. Ne acı bir kelime. Ben yaşıyorum hala. Yemyeşil ağaçları görüyor, yürüyor, mutlu olabiliyorum. Hala vaktim var demek. Hala şansım var. Kalbimin çığlıklarını susturamıyorum. Olacakları sezmiş gibi sanki. Sakinleşmiyor. Sonra bir ayet yankılanıyor zihnimde ve kalbim teskin oluyor: 'De ki: ‘Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’ “(Zümer 53)
276 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Tarık Tufan'a olan hayranlığımdan başlamaya karar vererek bir solukta bitirdiğim bir kitap Şanzelize Düğün Salonu. Kahramanımızın ismini söylememiş yazar. Belki de ismine odaklanmaktan çok duygularına, yaşadıkları ve hissettiklerine dikkat kesilelim diyedir. Zaten farkına bile varmadım ki ben. Öyle güzel anlatılıyor ki aşkı, ikilemleri,
Şanzelize Düğün Salonu
Şanzelize Düğün SalonuTarık Tufan · Doğan Kitap Yayınları · 20206,3bin okunma
136 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.