During the Twenties and Thirties, even as a demoralized Europe, never fully recovered from the horrors of World War I and its aftermath, was falling into the iron grip of fascism, so was European SF finding it increasingly difficult to muster belief in anything at all. Not man. Not science. Not the universe.
In the course of the Thirties, European SF dwindled and then disappeared. It was formally banned by the Nazis in Germany as dirt and trash. In France, it simply ceased to be written and published.
"Ona istediği umut sağlanmazsa hangi özgürlüğe inanacak, biliyor musunuz? Anatole France'ın söylediği özgürlüğe: Zenginlerin de, yoksulların da köprü altlarında eşit haklarla yatabildikleri özgürlüğe..."
O biliyordu, aşk, insanın biraz kederle ayrıldığı kısa süren bir sarhoşluktan başka bir şey değildi. Ama yine de ya her şeyi bilmiyorsa, ya insanın kendini zevkle kaptırdığı aşklar varsa!..
Kitabın karakterleri
1.Évariste Gamelin: Kitabın ana kahramanıdır. Bir ressam ve devrimcidir. Devrim Mahkemesi’nde jüri üyesi olarak görev yapar. Adaletli ve dürüst bir insan olarak başlar, ancak giderek acımasız ve fanatik bir teröriste dönüşür. Aşık olduğu Élodie Blaise ile evlenmek ister, ancak onu da giyotine gönderir.
2.Élodie Blaise:
Anatole France bu eserinde gerçekten de zamanının toplumsal meselelerine esprili ancak eleştirel bir bakış açısı sunmuş. Antropomorfik penguenler aracılığıyla insan toplumunun içinde bulunduğu çelişkileri ve eksiklikleri oldukça isabetli bir üslupla yansıtmış. Toplumsal normlara bağlılığın ve ideolojik kutuplaşmanın insan için ne denli yorucu