Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanları hatırlamak hastalıktır, Allahı hatırlamak şifadır. Fudayl bin İyad
Fudayl bin İyad (ksa.) II Hüsn-ü Zan ve Netice Günlerden bir gün muazzam bir kervan çıkageldi. Fudayl'ın yoldaşları kervanın geldiğini fark edince kulak kesildiler. Kervanla gelen kafiledeki birisi haramilerin sesini işitti. Kervan halkı arasında bir ağa vardı. Altınlarımı öyle bir yere gizlemeliyim ki, kervanı vuracak olurlarsa hiç olmazsa geriye bu kalsın diye düşündü. Sahraya açıldı. Orada bir çadır gördü. Çadırın içinde sırtında bir abâ olan biri oturmaktaydı. Altınları ona emanet etmek istedi. Bu zat ona, "Çadırın içine gir ve bir köşeye koyuver," dedi. O da altınları bırakarak geri döndü. Kervanın yanına varınca haramilerin yolu kesip malların hepsini götürdüklerini gördü. Geriye kalan eşyasını toplayıp çadırın yolunu tuttu. Oraya vardığında eşkıyanın malları bölüştürdüğünü gördü. Bir ah çekti ve, "Demek altınlarımı haramilere teslim etmişim," dedi. Geri dönmek istedi, ama bu sırada Fudayl onu gördü ve, "Gel," diye seslendi. Oraya varınca Fudayl, "Senin burada ne işin var?" diye sordu. Emaneti almak için gelmiştim de, dedi. Fudayl, "Nereye koyduysan hemen git oradan al," dedi. Adam gitti ve altınları koyduğu yerden aldı. Yoldaşları Fudayl'a, "Biz bu kervanda hiç altın bulamadık, sen ise bunca altını iade ediyorsun," dediklerinde Fudayl dedi ki: "O, hakkımızda iyi niyet besledi ve ben de Allahu Teâlâ hakkında iyi niyet besliyorum. Ben onun hakkımdaki iyi niyetini doğru çıkardım. Ola ki Allahu Teâlâ da benim kendisi hakkımdaki iyi niyetimi doğru çıkartır."
Reklam
Fudayl bin İyad (ksa.) III Birtakım Kişiler Anlatırlar ki, Fudayl'ın adamları bir gün bir kervan vurdular, sonra da aş yemek için oturdular. Kervan sahiplerinden biri geldi ve, "Reisiniz kimdir?" diye sordu. "Ulumuz burada değil, şu ağacın altında namaz kılmaktadır," dediler. (Bu defa da adam) "Namaz vakti değil, neden sizlerle yemek yemez?" diye sordu. (Fudayl'ın adamları) "Çünkü o oruç tutar," dediler. Adam iyiden şaşırmıştı. Yanına vardı, huşûyla namaz kıldığını gördü. Namaz bitince selam verdi ve, "Namaz ve oruçla haramilik bir arada bulunur mu?" diye sordu. Fudayl bu soruya cevap olarak, "Birtakım kişiler de vardır ki, belki Allah tevbelerimizi kabul eder diye iyi ameller ile kötülerini birbirine katmış ve karıştırmışlardır" (Tevbe, 9:12) mealindeki ayeti okudu. Adam hayrette kaldı. Ama bir şey de diyemedi...
Fudayl bin İyad (ksa.) IV Vesile Naklederler ki, ilk zamanlarda bir kadına âşık olmuştu. Eşkıyalıktan her ne elde ederse ona gönderirdi. Kâh yanına gider tutkusundan ağlardı. Bir defasında yine bu şekilde akşama kadar gönül eğlemiş derken oradan geçen bir kervandaki birisi, uyuyan kalbinizi uyandırma vakti henüz gelmedi mi mealindeki ‘İnen hak aşkına ve Allah’ın zikri için iman edenlerin gönüllerinin huşû duymaları zamanı gelmedi mi?’ (HADÎD, 57:16) ayetini okuyordu. Okunan bu ayet bir ok gibi Fudayl’ın yüreğine dokundu. Onu içinden yaraladı. “Geldi, geldi, hatta geçti bile!” diye söylendi. Şaşkın ve mahcuptu, yerinde duramıyordu. Gitti bir harabeye sığındı. Kervandakilerden oluşan bir cemaat hazırlanmış, yola çıkmak istiyorlardı. İçlerinden biri, “Nasıl yola çıkabiliriz ki, şakî Fudayl yol üzerindedir,” dedi. Bu sözü duyan Fudayl, “Size müjdeler olsun, artık yaptığına pişman olmuş ve tevbe etmiştir. Şimdiye kadar siz ondan nasıl kaçıyorduysanız, bundan böyle o da sizden kaçmakta ve sakınmakta!” diye bağırdı.
Fudayl bin İyad (ksa.) V Tevbe ve Neticesi Yaptıklarından pişman olan Fudayl ağlaya ağlaya diyar diyar gezdi, haksızlık yaptığı kişilerden af ve helallik diliyordu. Nihayet Ebiverd’deki bir Yahudiye sıra gelmişti. Yahudi hiçbir şekilde razı olmuyor, hakkını helal etmiyordu. Sonra Yahudi kendi yoldaşlarına, “İşte şimdi Muhammedilerî ve Müslümanları hafife almanın tam zamanı geldi!” dedi. Sonra eğer sana hakkımı helal etmemi istiyorsan, falan yerdeki filan kayalık tepeyi kaldır, yerini dümdüz et diye bir şart ileri sürdü. O tepe gayet büyüktü. Fudayl bu tepeyi gece gündüz demeden kazmaya başladı. Nihayet bir seher vakti bir rüzgâr çıktı. O rüzgâr, kayalık tepeyi yerinde hiçbir şey yokmuş gibi bir hale getirdi. Bu manzarayı gören Yahudi bu defa, “Malımı iade etmedikçe hakkımı sana helal etmeyeceğim diye and içmiştim. Şimdi benim şu yastığın altında altın var. Sana hakkımı helal edebilmem için onu al ve bana ver,” dediğimiz. (Meğer Yahudi yastığın altına çakıl koymuş, amacı da Fudayl’ı denemekmiş.) Fudayl elini yastığın altına sokarak çıkardığı bir avuç altını Yahudiye verdi. Bunun üzerine Yahudi, “ Sana hakkımı helal etmeden önce bana İslamı sun,” dedi. Fudayl, “Bu ne hal böyle?” deyince Yahudi anlattı: “Tevbesi sıhhatli olanın elinden çakıl taşı altın haline gelir diye Tevrat’ta okumuştum. Ben seni imtihan ettim, aslında yastığın altında çakıldan başka bir şey yoktu. Elinde çakılın altın olduğunu görünce anladım ki, tevbende sadık ve içtensin, dinin de haktır.” (Daha sonra Yahudi iman getirdi.)
Fudayl bin İyad (ksa.) VI Sus Bir defasında şöyle demiştir: “Ulu ve yüce Allah’ı seviyor musun diye sorarlarsa, sus. Zira eğer hayır dersen kâfir olursun. Evet dersen hareketlerin O’nu sevenlerin hareketlerine benzememektedir; o zaman da sahtekâr olursun...”
Reklam
Fudayl bin İyad (ksa.) ve VII Meraklısına Hazret’in hayatını içeren radyo tiyatrosu: m.youtube.com/watch?v=g3SDxdc... O’na dost olmasak/olamasak da O’na dost olanlara dair zerre kadar bir muhabbet dileriz gönlümüzde... Mevlâ ihsan eylesin... Bu damla ateşe mâni ve cemâlullah’a bir yol olur ümid edilir ki...
Bişr-i Hafî Hazretleri Nefeslerin buhar olup savrulduğu ilik donduran bir kış günü. Gün doğalı çok olmuştur ama genç adam yeni yeni doğrulur. Gözlerinde bir ağırlık vardır, şakakları zonklar. Hep öyle olur, eğlence ile geçen gecenin sabahı mahmurluk basar ve kulakları uğuldar. Karnı tok, sırtı pektir ama huzursuzdur. O sıra kapı çalınır. Hizmetçi
Fudayl bin İyad :
" Allah bir kulunu sevdiğinde onun üzüntüsünü çoğaltır.Bir kulundan buğzettiğinde onun üzerine dünyasını genişletir. ( Yani dünya sevgisiyle onu meşgul eder ). "
Sayfa 54 - Arslan yayınlarıKitabı okudu
"...Şeytan, Üç Şeyden Biriyle İnsanı Tuzağına Düşürür. Kendini Beğenmesi, Amelini Gözünde Büyütmesi, Günahlarını Unutması." [ Fudayl bin Îyâd Hz.-rahmetullahi aleyh-]
547 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.