Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fyz Günaydın

Yan yana geldiğiniz andan itibaren bütün ekmekler taze, bütün gelinler güzel, bütün kayıplar geri dönmüş. Yan yanasınız ve şehir bir atlıkarınca kadar göz alıcı. Yan yanasınız ve bütün çöller Leyla.
Reklam
Sevdiği adam giderken, kapıda kalan kadınların yüzü. Eşikte kalmış. Ne içeride ne dışarıda. Eşikte. Evin, hayatın, aşkın, öfkenin, özlemenin, hep beklemenin eşiğinde.
Herkes kaybettiği sevdiğini, gözlerinden başlıyor aramaya. Özlemini giderebilmek için gözlerinden başlıyor hayal etmeye.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hızlıca uzaklaştın oradan. Elinden gelseydi kendinden de uzaklaşacaktın, yapamadın. Herkes kendi kuyusunu kalbinde taşır, biliyordun.
Çünkü insana bulaşan en büyük lanet, unutulmaktır. Çünkü unutulmak en hüzünlü kayboluştur. Çünkü unutulmak.. Yeis ve keder...
Reklam
Hayatın bilgisine erişebilmek için anlamsızca karalanmış sayfalara bakıp duran, okumayı yeni sökmüş bir çocuksun. Harfleri tanımaya başladıkça kirlendin, kalbin katılaştı.
Sayfa 22
Sonunda büyük acılara gebe olmayan hiçbir şey hakikat değildir. Belki aşk bu yüzden hakikatlerin en büyüğüdür.
Sayfa 20
Oradaydı kalbin ve sanki yerini yadırgıyordu; onunla birlikte gidecekken senin göğsüne hapsolmuş gibi.
Sayfa 20
Evladım, bu sadeleştirme işi, milleti cahil bırakmanın bir şekli, bir mazereti ve bir bahanesidir. İnsanlar tembeldir. Kolayı gördükçe gevşer, rahata alışır. Gayret sarfedilerek anlaşılacak eserlerden kaçar. Böylece bir zaman sonra, birkaç nesilde, milletin tamamı cahilliğe mahkum olur. Artık ondan sonra bilen, çalışan, düşünen insanlar yadırganır. İşte o zaman tam felaket demektir.
Âhın vahın sonu gelmez. Kimbilir bunda da bizim bilmediğimiz ne hayırlar vardır!
Reklam
İnsanların tedirgin olmasının, üzüntülere, kederlere gark olup, kendi kendilerini helak etmelerinin en önde gelen sebebi, geçmişe üzülmek, teessüfler etmek, yanıp yıkılmak, ağlamak, boşuna nefes ve ömür tüketmektir. Sen de bilirsin ki, Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde: Sakın lev kapısını açmayın buyurmuştur. Yani geçmişi anarak keşke demeyin. Keşke şöyle olsaydı, eğer böyle olmasaydı demeyin. Öyle demeniz şeytana kapı açar, vesveseler, şüpheler, inkarlar, o kapıdan kalbinize girer. Fitne ve fesada sebep olur.
Hiçbir meselede cedelci ve inatçı değildim. Katılmasam da sadece fikrimi söyler, münakaşaya girip ısrarcı olmazdım. Buna lüzum da yoktu, çünkü hepimizin gayesi doğruyu bulmak ve öğrennekti. Ayrıca Peygamber Efendimizin (sav) iddialaşmayı yasaklayan, haklı olduğu halde münakaşaya girmeyene cennette şefaatini vaad eden bir hadisi de vardır.
Eczacı ile pek çok konuştuk. Beni güzel güzel dinlerdi. Çok şeyler de anlattım. Hürmet gösterirdi, dinlerdi; 'Şıh Ali, filozof' derdi ama, 'Yahu anladım ki sizin peygamberiniz insanlığın peygamberi imiş' deyip de imana gelemezdi. Anladım ki hidayet Allah'ın elindedir; zorla olmuyor!
470 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.