"Ordu ikiye bölünmüştü. Belki ikiye değil daha fazla parçaya. İttihatçılar,itilafçılar, halaskaran subaylar,yaşlılar,gençler, birbirinin ayağını kaydırmaya çalışan paşalar bu ülkede ne kadar çok nefret birikmiş. Herkes birbirinden nefret ediyor, birbirinin kuyusunu kazmaya çalışıyor. Eskiden Abdülhamid'e duyulan öfke herkesi birleştiriyormuş meğer,kötüye gidişin tek sebebinin bu adam olduğunu düşünmek bir çeşit aldanma bir çeşit rahatlamaymış."
Kitap Cumhuriyet'in ilk yıllarında eski bir İttihat ve Terakki fedaisinin mektupları ile seyrediyor.Bir yanı gözü kara bir fedai diğer yanı Ester'e aşık bir yazar.Bu iki hayatın arasına sıkışıp tercihleri ile yaşamını belirliyor.İzmir Suikasti,Babı Ali Baskını,Sultan Abdülhamid'in düşürülmesi,Üç Paşalar Dönemi,Balkan Muharebeleri gibi birçok tarihsel olaya atıflar var."Bir ittihatçı her zaman ittihatçıdır." sözünün derinden işlendiği roman tarihi mükemmel bir dekor olarak kullanılıyor ve dönemin yaşantısını bize hissettiriyor.