Doktor " Sonbaharda yapraklar yere düştüğünde, kız kardeşin de toprağa düşer." dedi şairce.
Ben de elime iğne iplik almışım, yere düşen yaprakları dallarına dikiyorum, kız kardeşim ölmesin diye...
Baharın farkına ilk kez 1953'te vardım.İlk kez o zaman sahneye çıktım. Yine zaman çok fark etmiyor. Her sahneye çıkışım hala bahar benim için. Sahneye ayak bastığım an cemre düşer içime. Bu duygum nedeniyle derim ki, "Galiba ben sanatçıyım!"
Hatalarımla övünecek halim yok, ama bu yüzden de kendimi suçlayamam. O hataları yapmasaydım, bazı doğruları yaşayarak bulamayabilirdim. İyi mi yaptım, kötü mü yaptım, zaman onu bize söyler.
Bir gün Aziz Nesin’e sormuştum. O aralar çok ölüm tehdidi alıyordu. “Korkuyor musun Aziz Abi?” dedim. “Ben o duvarı aştım artık,” dedi. Ta ki Sivas Katliamı’na kadar. Sivas’ta Madımak Oteli’ni yobazlar yakmca ne kadar arkadaşımız varsa yanarak öldüler. Aziz Ağabey’i kurtaran itfa iyeci de merdivenden indirirken ana avrat sövü yordu ona. “O gün korktum,” dedi, “yanarak öl meyi hazmedemedim.” Ben de tıpkı Aziz Ağabe yim gibi korku duvarını aştım artık. Hastalık has talığı dışında bir takıntım kalmadı pek.