...ve yine anlaşıldı ki, gönül bu âlemden değildir. Belki melekût âlemindendir. Bu âlem için yaratılan hisler melekût âlemini öğrenmeye engel olur. O halde gönül duyular bağından kurtulmadıkça, o âleme yol bulmaz.
Kalbin gıdası, Allahü Teala'yı tanımak ve sevmektir. Çünkü, her şeyin gidası tabii hususiyetine uygun olur. Daha önce, insanın kalbinin hususiyetinin bu olduğunu anlatmıştık. Helâkinin sebebi, Allahü Teâlâ'dan gayrı şeylerin sevgisine dalmaktır. Bedeni, kalb için korumak lazımdır. Yoksa, beden fânidir, kalb bakidir. Hacıyı hacca götüren deve gibi, beden de kalbin binek hayvanıdır. Deve hacıya lâzımdır, hacı deveye değil. Eğer hacca giden bir kimsenin deveyi yanında bulundurması icabediyorsa, yemini, suyunu, örtüsünü Kâbe'ye varıncaya kadar tedarik etmesi lazımdır. Bundan sonra onun sıkıntısından kurtulur. Fakat deveye bakmayı ihtiyaç miktarınca yapmak lâzımdır. Yoksa, bütün zamanını ona yem vermek, onu süslemek ve onu muhafaza etmekle geçirirse, kafileden geri kalır ve helâk olur. Bunun gibi, eğer insan bütün zamanını, bedenin kuvvetlenmesine ve helâk olma sebeplerini ondan uzaklaştırmaya verirse, kendi saadetinden mahrum kalır.