Son birkaç kısım zamanda, kendimi çok iyi hissetmiyorum.Kitap okudukça garipleşiyorum. Kendime yabancıymış hissine kapılıyor ve bu his güçlendikçe daha çok okuma ihtiyacı duyuyorum. Dahası davranışlarımı kontrol edemez durumda hissediyorum bu birkaç kısım zamanda.
Gece karanlığıyla boğuşuyor, tıkırtılarını dakikalarca dinliyorum.
Evvelki anda, beynimde zihnimi emen masaların düşü ile bekliyor, bekletiliyorum. Derimin iç kısmında oluşan kiri sürekli Su içerek yıkıyor, içiyorum içiyorum içiyorum .. ama arınamıyorum.
Arınamıyorum zihnimden akan düşüncelerin passından.
Kendimle oyun oynuyorum bazen.
Yenilince kendime, çok ağrıma gidiyor.
Sonra tekrar tekrar tekrar ama hep yeniliyorum kazanacağım inancıyla.
Bir an duraksıyorum,
Geçmişi gözettiğimde zamanım inancıma esir düşmüş. Kıskıvrak inancın girdabına çekilerek diplere en diplere karanlığa sürükleniyormuşum. Ah bir bilseniz! Bakmaktan gözümün feri düşmüş karanlık gecelere.Karanlık geceler, ah bu karanlık geceler.
Gecenin karanlığıyla evlensem mi diyorum? Belki iyi eder, çok da sevimli olurum. Ama kabul etmez ki beni, der iç sesim.
Eeeee o ki evrenin en esrarengiz gücü. Ve güce bakıyorum.
Sonra yine dalıyorum güne ve güneşe.