Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şehrin ışıkları altında yürümeye devam ederken, hayatın mazi tarafında kalan yıllarımı düşündüm. Tozlu raflarda yalnızlığa terk edilmiş kitapların arasına konulan eskimiş takvim yaprakları gibi uzakta duruyor geçen güzel günler. Onları bulmak ve bir daha o günlere gitmek imkansız. Biliyorum, güzel günlerin kıymeti gidince anlaşılır. Gidip de dönmeyen güzel günlere dargınım. Dünya rahat yeri değil bilirim. Dile söylemek kolay, kalbe anlatmak zor. Hayat imtihanı ağır olur bazen. Yaslanacak bir omuz ararız yakınımızda bizi anlayan. Hayat, geriye asla dönülemeyecek bir sûrette biz zaman ve mekânla kayıtlı olan fâniler için geleceğe doğru akıtılıyor tüm zaman ve mekânların Sahibi tarafından. Allah (cc), O' dur kudreti her şeye yeten. Geçen yıllar, sıkıntıyla geçmiş olsa bile yine de özlem duyuluyor o yıllara. Hayat gidiyor diye mi bu özlem? İnsan hayatta olmayı seviyor. Bu hayatın sona doğru gitmesini ve bir gün son bulmasını istemiyor. Sonlu bir hayata kalp razı değil çünkü. Dinle kalbini, duyacaksın. Biraz yalnız kaldığında anlayacaksın. Bazen yalnızlık iyi gelir. “Kalb, ebedü’l-âbâda müteveccih açılmış bir penceredir. Bu fâni dünyaya razı değildir." diyerek bu hakikate ışık tutar Bediüzzaman. Ey dost! Bu yazıyı okurken sen de sonsuzluğu düşün ve hakikat penceresinden bakarak kalp ve ruhunun sesini dinlemeye çalış veya benim gibi yalnız bir gece yürüyüşüne çık, kendini dinle, kalbini dinle, vicdanını dinle. 'Bir Gece Yürüyüşünde' başlıklı yazımızdan Yoldan Geçerken/ Mehmet Kazar 5 Ocak 2021
_HAKLISIN_ Onlar kuşkuyla bakar münzevilere ve inanmazlar bizim armağan vermek için geldiğimize. Ayak seslerimiz tuhaf gelir onlara sokaklarında.Ve gece yataklarında, güneşin doğmasından çok önce bir adamın yürüdüğünü duyarlarsa "Bu hırsız nereye gidiyor? diye sorarlar mutlaka. Gitme insanların yanına,kal ormanda! Hayvanların arasına karış daha iyi...
Reklam
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Rosie’nin elini ve montunu tutmuştu. Onu ayakta tutmuştu. Bu yüzden Rosie ona gidiyor; başka şeyler, başka insanlara dair tüm hislerinin kepenklerini indiriyor ve çok iyi tanıdığı o sımsıkı bedenin içine tekrar girerek eski sokak kapısını çalıyor.
Hangi derin karanlığa?..
☆☆☆ Gel ey gece, Kirpikleri kavuşturan karanlık, Bağla gözlerini yumuşak yürekli gündüzün. Görünmez kanlı ellerinle yırt at, Uykularımı kaçıran varlığın kader yazısını. Gün soluyor; karga çal kanat gidiyor kara ormana, Gündüzün iyi kulları boyunlarını büküp Uykulara dalmak üzereler, gecenin kara güçleri Avlarının üstüne saldırmaya hazırlanırken… ☆☆☆
Reklam
Pek de şaşılacak bir tespit değil herhalde? Kıkırdıyor. Sana veriyorum. Neyi veriyorsun? Kontrolü Nikki. Ne istediğini söyle. Tam olarak ne istediğini söyle. Senin dışında mı? Nerene dokunmamı istersin? Ne hızla? Göğüs uçlarını ısırmamı mı istersin yoksa kulaklannı mı? Dilimi o enfes deliğine daldırmamı mı istersin? Söyle Nikki. Bana ne
Sayfa 164
Aşksızlıktan cılızdır düşlerim. Gece gündüz birbirine bitişiyor. Bir liseyi tüketmektir gidiyor. Beklemenin kurgusu. Umut. Uçsuz gerilimi beklemenin. Fakat bu bahar çok orospu. Gece çökmese artık, herkesler yatmasa. Ellerim sigaramı bir isli yalnızlığa yakmasa. Yalnızlığı duymasa kulaklarım. Köpekler ulumasa. Bir yıkasam şu belleğimi, bu düşünmek olmasa. Yatınca uyuyabilsem, tavanlar konuşmasa... Vay orospu bahar vay, bunları da mı yapıcaktın bana? Ben tezelden aşık olsam iyi olacak! içimde bir sever küf ve penisilin gibi. Günlerden pazartesi, Çarşambadayız. Çarşambanın ortasından bil bakalım ne akar? Dananın kuyruğuna işkence var gönlümde. Açılıp açılıp yeniden okunan mektuplar gibiyim. Derim bana dar geliyor. Çarşambanın baharı meger ne yangin bir türkü.
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Ayak seslerimiz bile tuhaf gelir insanlara. Ve gece yataklarından, güneşin doğmasından çok önce bir adamın yürüdüğünü duyarlarsa: "Bu hırsız da nereye gidiyor?" diye sorarlar mutlaka. Gitme insanların yanına, kal ormanda! Hayvanların arasına karış daha iyi!
Reklam
Kaynağı bir yerden almayan veya sonsuz bir akışa sahip berrak bir su ile akıp gidiyor gibiydim. Bu soğukluğun ölüm soğuğuna benzer bir şey olduğunu çok iyi biliyordum.
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
İkinci Gece
Bunları düşündüğünüzde kendi kendinize şöyle diyorsunuz: "Yıllar ne çabuk gelip geçiyor!" Yine kendinize şunu soruyorsunuz: "Ne yaptınız da bunca yıl bu kadar çabuk geçti? Hayatının en güzel günlerini nereye gömdün? Hayatta mıydın, değil miydin?" "Bak, iyi bak," diye uyarıyorsun kendi kendini, "hayat solup gidiyor!"
Sayfa 47 - Başkahramanın dilindenKitabı okudu
"Gece, tıpkı sevgi dolu bir anne gibi elleriyle başımızı nazikçe kavrıyor ve gözyaşlarıyla ıslanmış yüzümüzü kendine doğru çevirip bize gülümsüyor. O konuşmasa bile, biz ne demek istediğini çok iyi anlıyoruz. Sıcak alnımızı onun göğsüne yaslıyoruz ve bütün dertlerimiz uçup gidiyor."
390 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.