Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öyle Bir Zamanda Gel Ki
Öyle bir zamanda gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın. Ellerimde koparmaya çaıştığım zincirlerden kalma yara izleri, Yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun. Gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın. Yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak.   Öyle bir zamanda gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın. Belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde. Hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi, Hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha. Hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun. Hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınmamış olsun beynimde. Hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde.  Öyle bir zamanda gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın. Sessizce ağladığım, o kimsenin olmadığı anları çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürmemiş olsun. Ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile. Dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince. Yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane. Unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım, Sevemediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki Yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre. Unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım, Sevemediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın...
Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.  Belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde.  Hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi,  Hiçbiri bağlayamamış olsun geceyi sabaha.  Hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun.  Hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde.  Hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde.  Unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım,  Sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki Yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre.  Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...
Reklam
“Birisi hileyle tuzağına bir kuş düşürdü. Kuş ona dedi ki: ‘Ey ulu Hoca, sen birçok öküzler, koyunlar yedin… Birçok develer kurban ettin. Dünyada onlarla bile doymadın… Benimle de doymazsın sen! Beni bırak da sana birkaç öğüt vereyim… Bak bakalım aptal mıyım akıllı mı! Birinci öğüdü elindeyken vereyim, ikincisini samanla karışık balçıktan yapılma damın üstünde. Üçüncüsünü de ağacın üstünde veririm, bu üç öğütle bahtın iyileşir!.. Elindeyken vereceğim öğüt şu: Olmayacak söze kim söylerse söylesin inanma!’ Bu ulu öğüdü elindeyken verip azat oldu, duvarın üstüne konup dedi ki: ‘Geçmiş, gitmiş şeye gam yeme… Fırsatı kaçırdın mı acılanma artık. Sonra, şu küçük bedenimde on dirhem ağırlığında paha biçilmez bir inci var. Seni de oğullarını da devlete eriştirirdi… O inci senin hakkındı… Fakat kısmetin değilmiş, kaçırdın… Öyle bir inci dünyada bulunmaz!’ Adam, gebe kadın doğururken nasıl feryat ederse öyle feryat etmeye başladı. Kuş da dedi ki: ‘Sana geçmiş gitmiş şeye gam yeme diye nasihat etmedim mi? Madem ki geçip gitti neden gam yersin? Ya öğüdümü anlamadın yahut da sağırsın sen! Bir de sana sapıklığa düşme, olmayacak söze sakın inanma demedim mi? Bu ikinci öğüdüm değil miydi? Ben kendim üç dirhem gelmem aslanım; içimde on dirhemlik inci nasıl bulunur? Adam bu son söz üzerine kendine geldi, ‘Hadi,’ dedi, ‘o üçüncü güzel öğüdü de ver bakalım!’ Kuş ‘Evet! Allah için o ikisini iyi tuttun da üçüncüsünü söyleyeceğim ha!’ diye karşılık verdi.”
Sayfa 96 - Epsilon
Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın..  Belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde.  Hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi, hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha.  Hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun.  Hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde.  Hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde. 
Öyle bir zamanda...
"Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. Ellerimde koparmaya çalıştığım zincirlerden kalma yara izleri, yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun. Gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın. Yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak. Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek
Nisan 1940Kitabı okudu
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. ellerimde koparmaya çalıştığım zincirlerden kalma yara izleri yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun. gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın. yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde. hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi, hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha. hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun. hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde. hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun. ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile. dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince. yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane. unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım, sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...
Geri15
83 öğeden 76 ile 83 arasındakiler gösteriliyor.