Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
🍂Gülten Akın: “Şiir kimseye dokunmuyor ki.” Sine Ergün: Gülten Akın şiiri ellinci yılını devirdi. Okur şiirlerinizle, hem dünyayı algılayışı ve bunu şiire işleyişiyle ayrıksı bir kadın şairin 1950'lerden bu yana yaşadıklarına, duygu ve düşüncelerine tanıklık ediyor hem de bu süreçte yaşanmış toplumsal olayları anımsıyor. Son kitabınız Kuş
Doğu psikolojisi diye bir şey var. Batılı arkadaşlarım, aile dostlarımız olunca doğu batı farkını daha iyi gözlemleme fırsatı buldum. Batı genel olarak hür, bastırılmış duygulardan uzak, daha yüzeysel duygulara sahip. Doğu ise en entelektüel en marjinal insanı olsun hepsinin arkasında bir trajedi var. Bu yüzden doğudan çıkan sanatçılar, edebiyatçılar eserlerindeki duyguyu size çok net hissettir. Ama bu beğendiğim bir şey mi ? Elbette değil. Bu bölgenin aile yapısındaki sertlik, yaşadıkları acılar, siyasi olaylar, ağır gelenekler yani sosyolojik yapısı ne yazık ki gelecek nesilleri olumsuz olarak etkiledi. Çoğu kişide toplum korkusu, bastırılmış duygular hakim. Keşke hiç bunlar olmasaydı da doğunun insanı çok sıcak çok içten laflarını duymasakdık batılılar gibi. Bir şeyleri ispatlamak ya da açıklamak zorunda kalmadan yaşayabilseydik. Keşke hep iyi ve sağlıklı büyüseydik de "doğunun insanı" sloganı bizden beri olsaydı. Önemli olan biz değil miyiz zaten ? Biz iyi olalım, kim bizi nasıl bilirse bilseydi.
Reklam
.... Neden “Sosyalizm” ? Albert Einstein, Mayıs 1949: Ekonomik ve sosyal konularda uzman olmayan birisinin sosyalizm üzerine görüşlerini açıklaması önerilebilir mi? Bunun birkaç nedenle olabileceğine inanıyorum. Öncelikle soruyu bilimsel bilgi açısında ele alalım. Astronomi ile iktisat arasında önemli yöntemsel farklılıklar yokmuş gibi
Modern toplum artık geleneksel hukuk normlarına hiç yüz vermiyor. Fakat gariptir ki, insanların yine kolu, eli, kellesi kopuyor. ‘İş kazaları” diyoruz bunlara. Acaba kadılarin verdikleri parmak kesme, kol kesme, kelle ko­parma hükümlerinin sayısını modern endüstriye geçil­dikten sonra iş kazalarında kopan kafalar, bacaklar ve kollarla oranlarsak ağırlık hangi tarafta kalır dersiniz? |
İsmet Özel
İsmet Özel
Acı tecrübeler
Farklı kurumların sorumluluk alanında olan ve çeşitli zihniyetlerde insan yetiştiren bu okulların varlığının ortaya çıkardığı durum, Galatasaray Lisesi'nin ilk yıllarında bir süre müdürlüğünü yapan De Salve tarafından 1874 tarihli bir yazıda oldukça etkili bir şekilde ifade edilmektedir: "Avrupa'nın hiç bir başkentinde, aynı şehir halkını oluşturan çeşitli gruplar, Istanbul'daki kadar birbirlerinden bıçakla kesilmiş gibi zıt özellikler taşımaz. Eğitim, ülkenin çocuklarını ve gençlerini ortak kurumlarda toplayıp, onların fikir ufuklarını genişleterek, aralarında yavaş yavaş birlik ve kardeşlik bağları kurarken, burada eğitim şimdiye kadar, daha ziyade her türlü yakınlaşmadan uzaklaştırmaya yönelmiştir, çünkü her toplum, parası ile kendi okullarını kuruyor ve eğitim kendi ana dilleri ile veriliyor, dini gelenekler ile siyasî art niyetlerin sürup gitmesine çalışılıyor."
Gelir sorununu çözen kuşak, geleneksel aile tipini yaratır. Maddi sorun çözülür, Çocuklar değersiz hissettirilir, psikolojik sünnetleri yapılıp, Topluma bırakılırlar.
Reklam
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Seçim
Prof.Dr Çiğdem Kağıtçıbaşı Türkiye deki aile ve toplum yapısı için Özerk ilsikisel benlik yapısına sahip insanlardan oluşan bir toplum der. Ne tam Avrupalı(özerk) ne tam Doğu(Asya-Geleneksel) ikisinin arası. Muhtemelen etrafınızda genel seçimlere gitmeyip sırf muhtarlık seçimleri için memlekete oy kullanmaya giden insanlar vardır etrafınızda ve yine yüksek bir ihtimal Pazar günü kim gidip oy kullanacak haftada bir gün iznimiz var onu da belediyeyi kim soyacak tartışması için harcayamam diyecek insan da vardır. Ben yine %80 - %85 arası bir katılım bekliyorum. Türkiye standardı budur.
LodîSa

LodîSa

@Sabri56
·
30 Mart 22:36
Sadece bir görüş!
Kanaatimce bu seçim ülke tarihinde katılımın en az olduğu seçimlerden biri olacaktır. İnsanların hak hukuk adalete inancı kalmadı. Bundan dolayı gitmeyecek olanlar vardır. Bir de son zamanlarda tevhid inancına ters olduğunu düşünenler var. Oy kullanmanın şirk olduğunu düşünüp gitmeyenler de çok olacak. Benim bu konuda kendi fikrim yok. Yani şu doğru, şu yanlış diyebileceğim bir çıkarım yapamam. O sorumluluk biraz ağır ve ithamlı olur. Allah doğru olanı ilham etsin...
Televizyon yalıtır ve standartlaştırır. Bir taraftan, insanları geleneklerce biçimlendirilen ve sınırlandırılan konuşma, deneyim ve yaşam bağlamlarından koparır. Ama diğer taraftan da herkes benzer bir konumdadır: Honolulu’dan Moskova’ya, Singapur’a kadar herkes kurumsal olarak üretilmiş televizyon programlarını tüketir. Bireyselleşmeye -daha doğrusu, geleneksel yaşam bağlamlarından kopuşa- yaşam, biçimlerinin tekbiçimliliği ve standartlaşması eşlik eder. Aile içinde bile herkes yalıtılmış durumda oturup televizyona bakar. Böylece bireyselleşmiş kitlesel izleyici veya -daha keskin bir ifadeyle formüle edersek-, yığınlar halinde yalıtılmış münzevilerin standartlaşmış kolektif varoluşu toplumsal bir imge hali olarak zuhur eder (krş. G. Anders, 1980). Risk Toplumu Ulrich Beck
Hayatın Anlamı
3.Kısım Anlam Tutulması Anton Çehov'un Tri Sestry oyunundan şu kısa diyaloğu dü- şünelim: MASHA: Bir anlam yok mu? TOOZENBACH: Anlam mı? (...) Şuraya bak; kar yağıyor. Bunun anlamı ne? Kar bir ifade ya da sembol değildir. Anlatabildiğimiz kada- nyla gök kubbenin kederlenmesinin bir alegorisi değildir. Philip Larkin'in baharı
557 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.