Tertemiz bir dilde yazılmış bir kitap.
Hipnozun temel hatlarına dair bilgiler kazanmak isteyen birisi için ideal. Kitap 2007 yılında yazılmış. Dünyadaki hipnoza dair son gelişmeler için bir kitap okuması daha yapmanın gerekli olduğunu düşünüyorum.
Kitabın ilk kısmında mitolojik ögelerin hipnoza ile ilişkilendirilen yerleri anlatılmış. Şamanların yaptığı danslar ve günümüz hipnozunun arasındaki bağlar hakkındaki araştırmalar bulunuyor.
Hipnozu anlatmadan önce bilincin işleme mekanizmasına dair bilgiler var ki, sırf bu yüzden bile okunabilecek bir kitap.
İlerleyen sayfalarda hipnozun bilinçaltında yarattığı etkileri; "nasıl hipnoz edilir?" den çok, "ne şekildeki tekniklerle,sonuçlara ulaşılır?"ı yazılmış.
İslamiyet öncesi Türk tarihi mitolojisine giriş yapabilmek adına başlangıç kitabı olmuş. Derli toplu bir anlatım. Benim gibi önce bildiklerinin sağlamasını yapmayı sevenlerdenseniz, önerimdir.
İçerik adına şamanizmi, iyi ve kötü mitleri, İslamiyet öncesi ve sonrası önemli destanları anlattığını dile getirebilirim.
Bazı varlıkları, mesela gulyabani gibi kısaca özetlemesi tadında olmuş.
Türk MitolojisiMerve Köken · Karakarga Yayınları · 2021210 okunma
Sevgili dost)))
Yazarımız okuyucularına 61 tane mektup sunuyor. İçerisinde aforizmalar cenk etmekteler.
Yeri geldiğinde okuma hızım katlandı, bazen de yeri geldi ki arada düşünürken kendimde de gördüğüm dağılmayı sezdim satırlarda.
Beğenmeyenler de olmuş, hak verebilirim; düşünceler içinde kaybolmak, sevilecek bir yazı dizini değil velhasılıkelam.
Ben sevdim)
Sevgili Dost'um Ali Ural. Önce kitabını, sonra bendeki tesirini anlatacağım, müsaadenle..
Kitap 61 mektuptan oluşuyor. Neden 61?
Birinci Mektuptan önceki sayfada şu açıklamayı görüyorsunuz.
"Posta Kutusundaki Mızıka, unutulan mektubun kefaretidir."
Altmış birinci mektuptaki son cümle ise "altmış birinci mektup kefareti
"Hayat can sıkıcı bir tuzaktır. Düşünen bir insan olgunluğa eriştiğinde ve tam bir bilinç kazandığında kendini istençsiz olarak sanki çıkışı olmayan bir tuzağın içindeymiş gibi hisseder."
Sayfa 22 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Büyü Dükkanı serisinin üçüncü kitabı, tabii şu anlık.
İstekler ve bedellerin alışverişinin yapıldığı eşsiz dükkanımız bir sürelik kapalıydı. Geri dönüşünü okuduk ilk sayfalarda kısaca.
Bence yine diğer iki kitapta olan o sakin tadı vermiş. Yazarın yazış serüveninin bu seferinde ise; ihtiyarın yolunun nasıl oraya düştüğünü, kitabın sonunda söyleyen son bir kısmı var.
Üç kitabı da okumuş birisi olarak söylemek isterim ki, Büyü Dükkanı yolculuğu eşsiz bir okuyuş oldu benim için.
Büyü Dükkanı serisinin ikinci kitabıdır kendisi. Bu sefer, ilk kitap olan Büyü Dükkanı'nın daha derinine indiriyor bizi bu kitap.
İlk kitapta olduğu gibi istekler ve bedeller var. Yine müşteriler ve onlara o dükkandan alabileceği en iyi şeyi vermek isteyen ihtiyar bilgemiz var. Bu sefer bir artı olarak, bir değil iki çınarı okuyoruz. İsmi Çınar olan bir küçük çocuk. Bizim çınarımız onunla birlikte yaşayınca kendi eski yapraklarını da göz atıyor. Böylece bu kadimliğin hayat hikayesine de ulaşabiliyoruz.
Kitabın akışı varolsun, beni ilk kitapta olduğu gibi, kendimle oturup; derin düşüncelere dalmama sebep oldu.
Bedelini karşılamadan ulaşamayacaklarımız, insanlığı ters köşe eden duygular! Bitmek bilmeyen duygulu döngüler!
Sanırım bir kişisel gelişim kitabı seçseydim, (ki o güruhtakileri okuduğumda, elime geçen kitapların hepsinin boş bir özgüven aşılama merakları olduğunu gördüm, bundan hep tiksinmişimdir) bu o kitap olurdu. Çünkü size, sindire sindire " bak insan! sen bunu istiyorsun eyvallah! ama buna katlanabilecek misin!? " Ya da "...sen bu isteğinle şu duygu durumuna sahip olacaksın ama asıl istediğini göz ardı edip hayatını yanlış etkileyecek olabilir misin? " diyor.