Sevgili Dost'um Ali Ural. Önce kitabını, sonra bendeki tesirini anlatacağım, müsaadenle..
Kitap 61 mektuptan oluşuyor. Neden 61?
Birinci Mektuptan önceki sayfada şu açıklamayı görüyorsunuz.
"Posta Kutusundaki Mızıka, unutulan mektubun kefaretidir."
Altmış birinci mektuptaki son cümle ise "altmış birinci mektup kefareti ödüyor."
Orucu kasten bozanın kefareti 60+1 gün oruç tutmaktır. +1 olan son oruç, asıl orucun kendisidir. Diğer 60 gün, belki bir özür dileyiş, belki ceza, belki de sevap eşitliği yakalama çabasıdır. (Bu tahmin, yazar tarafından onaylandı)
İşte Ali Ural, ilk 60 mektupla dostunun gönlünü alırken, 61. Mektupla unuttuğu vazifesini yerine getiriyor. Borçlandığı mektubu ödüyor.
Mektubun önemiyle devam ediyor kitabına. Sanki burada dostuna "Mektuplar bu kadar önemliyken, ben nasıl oldu da mektup yazmayı unuttum?" diyor..
Sevgili Dost'umuz. Mektuplarında dostlarına nasihatler veriyor. Durup düşündürecek sorular soruyor. Sohbet ediyor..
Ve son mektup şöyle başlıyor:
"Sevgili Dost,
Son dikişi atan cerrah, son oku fırlatan savaşçı, son bakraç suyu çeken bahçıvan, son sandalyeyi tekmeleyen cellat, son haberi okuyan spiker, son duayı yapan mahkûm, son düğümü çözen balıkçı, son gemiyi yakan fatih, son elbiseyi deneyen müşteri, son provayı yapan terzi, son kağıdı çeken kumarbaz, son ağacı kesen odun, son köleyi parçalayan aslan, son yapboz parçasını yerine koyan çocuk, son yaprağı yere bırakan ağaç, ellerini omzuma koydu: bu altmış birinci mektubun fotoğrafıydı. Kalbi ipe değen koşucuyla, topukları yere değen paraşütçü bu fotoğrafa giremediler çünkü bitirmenin sevincini yaşamışlardı. Oysa bitiş çizgisinde koca bir gölge, oysa iniş noktasından uzağa atmış rüzgâr, sevinç hangi akla hizmet etmede, en üst dalda yanıp dururken, koparmışlar ayı dün gece."
Sevgili Yazar, sona yaklaşmışlığı öyle güzel vurguluyor ki insanın kalbine kalbine. Bitişin sevinci, yerini hüzne bırakıyor..
Sevgili Ali'cim Ural,
Daha önce bir yazara "Sevgili" hitabını kullandığımı hatırlamıyorum ama kullanmışsam bile bil ki, hiçbiri şu an ki kadar gerçek değilmiş ..
Sevgili Ural,
O kadar çok "Sevgili dost" dedin ki, kendimi gerçekten senin dostun zanneder oldum, hemde "sevgili" dostun.
Ve bunu, yaşın arkadaş olmamıza uygun değilken yaptın. Arkadaş bile olamayacağın birisiyle dost oldun. Hemde "Sevgili Dost"..
Sevgili Ural,
O kadar çok "Sevgili Dost" dedin ki, sana yabancıymışsın gibi sadece "Yazar" ya da "Ali Ural" hitabıyla seslenemiyorum. Sevgili Ural, "gönül evimin yazarları" arasına hoşgeldin. İçeri buyurmaz mısın?
Sevgili Ural,
Ne güzel nasihatler veriyorsun insana. Neler anlattın bana öyle.. Ah! Ne güzelsin. Her şey için sonsuz teşekkür ederim sana. "İyikilerim"e dahil oldun. İyiki dahil oldun..
Sevgili Ural,
Bana bir şey yaptın. Ne yaptın bilmiyorum. Tarif edemiyorum. Ama her ne yaptıysan, iyi yaptın. İyiki yaptın.
İşte böyle bir his, Sevgili Ali Ural'ı okumak.. "ilk kez okudum" bile dedirtmeyen bir sıcaklık, bir güzellik var sözlerinde. Anlattığı konular çok güzel. Ama biliyor musunuz, üslubu, anlattığı şeylerden bile güzel..
KİTABA SİTE SAKİNLERİNİN BAKIŞI:
2.739 kişi kitabı okurken yaklaşık 30 bin kişi kazanmış. 30 bin insan, merak edip bakmış kitaba.
Beğenen 1.075 kişinin yaklaşık 45'iyle takipleşiyoruz. Zevklerimiz aynı demek ki.
2.739 kişiden 249'u "bu kitap için bir şeyler söylemeliyim." demiş ve başlamış incelemeye. 250. de ben olacağım nasipse..
Ve neredeyse kitabı okuyan okur başına bir alıntı (1.380) düşecek kadar alıntı yapılmış.
Kitaba oy veren 961 kişinin 422'si tam puan vermişken, Sadece 3 kişi 1 puan vermiş.
Yani Dostlarım. 1000Kitap, bu kitabı cok sevmiş. Ben nasıl sevmeyebilirim ki?