Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önemli dinlerin Cennet ile ilgili ikna edici bir açıklama yapamaması sıkça gözlemlenen bir durumdur. Cehennemi tas­vir etmekte daha iyilerdir; ilk Hıristiyan dogmatistlerinden Tertullian, Cenneti anlatmak için Cehennemin canlılığın­dan faydalanmıştır. Lanetlilere işkence edildiği düşüncesinin, Cennetteki hazlar arasında olacağına karar vermiştir.
İnsanlar ırklardan ve uluslardan sanki bunlar kişilikmiş ve ruhları ve kaderleri varmış gibi ya da buna benzer şekilde konuştuklarında mutlaka ve anında savunmaya geçerim.
Reklam
Galileo, Kilise papazlarının benimsedikleri evren bilimi altüst eden bir keşifte bulunmuş olabilir, ancak işkence âletleriyle tehdit edildiğinde çabucak fikrinden caymıştır. Elbette ki güneş ve gezegenler bu inkârdan etkilenmemiştir ve Vatikan ne der­se desin gezegenler güneşin etrafında dönmeye devam etmiştir.
İnsanlar savaşır ve kaybederler ve uğruna savaştıkları şey yenilgiye rağmen olagelir ve gerçekleştiğinde aslında iste­dikleri şeyin bu olmadığını anlarlar ve diğer insanlar asıl istedikleri şey için başka bir isim altında savaşmak zorun­da kalırlar. William Morris
Sana pra­tik bir kural; çok ileri gittiğin konusunda endişeliysen, yeterince ileri gitmemişsindir. Eğer herkes gülüyorsa, başarılı olmamışsındır.
Sartre isyankârlarla devrimciler arasında bir ayrım yapıyordu, isyankârların gizliden gizliye dünyanın ve sistemin olduğunu gibi kalmasını istediklerini söylüyor. Sonuçta bunun devam etmesi, onun da “isyan etme” yeteneğini sürdürmesini garanti ediyor. Bunun tersine devrimci, gerçekten var olan koşulları devirip değiştirmeyi istiyor.
Reklam
Mizah, bir eleştiri ya da yıkma silahı kadar kolay tanımlanabilirdir, ancak çoğunlukla yalnızca bir rahatlık ya da hayatta kalma tekniğidir. Eski çağlardaki yöneticiler bunu çok iyi anlıyorlar, tebaalarını eğlendirmek için kötü yönetim şenlikleri düzenliyor ve pazarlığa işinin ehli soytarılar ve budalaları da katıyorlardı. Nietzsche’nin bir espriyi, bir duygu üzerine yazılan mezar taşı yazısı olarak tanımlamasının nedeninin bu olduğunu düşünmüşümdür hep; duygu, bir neşe ya da sıradaklık patlaması içinde çözüldüğü ya da dağıldığında ancak ortaya çıkmıştır.
Halen ırkımızın tarih öncesinde yaşıyoruz ve kendi doğa­mız ve evrenin doğası ile ilgili uçsuz bucaksız keşiflere yetişmiş değiliz. Genom dizisinin elde edilmiş olması ırkçılık ve yaratılı­şa etkili bir biçimde ket vurmuş ve Hubble ve Havvking’in şaşır­tıcı buluşları evrenin kökenini tahmin etmemize izin vermiştir. Ancak çok daha fazla alışkanlık yaratan şey, kabile ve ulus ve inanç gibi bildik eski zırvalardır.
En kötü iki şey,ırkçılık ve dindir. (Bir araya geldiklerinde bu ikisi, bana göre faşizmin hissettirdiklerine yaklaşıyor.)
Tek bir cümleyle, hiçbir parti ya da grubun, ne kadar yüce gönüllü olursa olsun, senin adına düşünmesine izin verme. “Biz” ile ilgili olarak güvenle konuşan ya da “bizim ” adımıza konuşan kimseye güvenme. Bu tür bir tonlamanın kendi üslubuna sinsice girdiğini duyarsan kendine de güvenme.
Reklam
İnsan ırkı doğuştan bireysel ve hatta narsist olabilir ancak kalabalık içinde kontrol etmesi oldukça kolay­dır. İnsanlar güvene ve ait olma duygusuna ihtiyaç duyarlar.
Kitle veya toplamı oluşturan insanlar genellikle, onları oluşturan parçalardan daha az zekâya sahiptir. Böyle olmasaydı “demagog” kelimesi anlamsız olurdu.
Sindarlık güçlerinin her zaman ve her yerde açık fikrin ve açık kitabın yeminli düş­manı olduğunu bir kere daha hatırlatmakla saygını kaybetmeye­ceğime inanıyorum.
Monarşist!!!
Tahtta hak iddia eden bu kişi, kalabalığı aydınların üzerine salıyor.
Sana önerdiğim şey, sahip olunamayacak şeylere sahip olduklarını düşünenlerle sürekli olarak bağlantıda olmandır. İnançlı olanla tartışarak harcanan zaman, tuhaftır ki, neredeyse hiçbir zaman boşa harcanmaz. Tartışma, tüm tartış­maların kaynağıdır; kişinin sürekli olarak onu derinleştirmeye ve iyileştirmeye çalışması gerekir; Marx 1844 yılında, “din eleş­tirisi, bütün eleştirinin öncülüdür,” derken haklıydı.
323 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.