Uzun zaman sonra okuduğum yeni bir fantastik-distopya romanıyla geldim. Gennifer Albin’i ilk defa okudum. Normalde fantastik romanları okumayı ve dizi-filmleri seyretmeyi çok severim fakat bu kitabı olay örgüsünden dolayı pek sevemedim. Bu kitap seri şeklinde 2. kitabı da “Halka” bu kitabı sevemediğim için 2. kitaba da şans vermeyi pek düşünmüyorum.
Kitapta ki, dokumacı, yaratıcı, tezgah gibi kelimeleri pek konu ile bağdaştıramadım. Sürekli bu kelimelerin kullanılması konuyu birleştirmek yerine daha çok dağıtmak gibi bir görev üstlenmiş gibiler.
Eserimizde baş karakterimiz Adelice isminde genç bir kız. Adelice olağandışı bir yeteneğe sahiptir. Ailesi ise dokumacı adı verilen bir grubun bunu keşfetmemesi için uğraşır.
Bütün yaşamı pamuk ipliğine bağlı olan Adelice ülkesi Arras’ı sonsuza kadar koruyacak mı yoksa yerle bir mi edecek?
Okuduğunuzda bu sorunun cevabını alacaksınız.
İyi Okumalar :)
“Biliyor musun, çok paran varsa ya da hiç paran yoksa her şey farklı olur,” dedi alaycı bir gülümsemeyle. “Sistem bu iki durumda aynı şekilde çalışmaz.”
Dikkat spoiler içerir.
Adelaice Lewys, Arras dünyasının dört kulesinden birindeki Romen kasabasında yaşayan, Amie adında bir kız kardeşi ve anne babası olan bir çocuktur. Dokumacı olması için test edilecektir ve annesi ile babası onu sınavı kaybetmesi için çalıştırır. Kendinin kaybettiğini zanneder ama bir gün görevliler gelince babası onu
Distopya sever bir okuyucuyum. Bu kitap da güzel ve sürükleyiciydi ama devamını da okumak isteyeceğim kadar değil. Nerde o açlık oyunları,labirent,kül gibi distopyalar...