Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oğuz kitleleri 11. yüzyılda nüfus artışı ve otlakların daralması sebebiyle Ön Asya'ya ve Anadolu'ya göç etmeye başladılar. Bu göç dalgası, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu devletlerini yarattı. Bu feodal devletlerin kurulması, bağrında feodal ilişkilerin filizlenmeye başladığı Türkmen-Oğuz kitleleri için, feodalizm aşamasına sıçramayı
Sayfa 62 - Feodal Devlete SıçrayışKitabı okuyor
Ahlâk, yasaktan doğmuştur ve bugüne kadar da yasak olarak kalmıştır. Yasak, doğası ve menşei itibariyle dinî bir mefhumdur. "Tanrı'nın On Emri"nden 8 tanesi yasaklardır. Ahlakı olan, insan doğasının hayvani güdüleri karşısında kısıtlama ve yasak prensibini izler. Hristiyan ahlâkı bu konudaki tek değil, fakat en meşhur ve en bariz örnek olarak verilebilir. Eski dinlerin tarihi, bugün bize anlamsız gelebilecek çeşitli anlamsız olabilecek bir yasak yoktur. Elbette yasağın rasyonel bir manası da olabilir fakat yararlılık hiçbir zaman birinci anlamı olmamıştır. Demek oluyor ki ahlâk, tarihçilerin can atarak tanımladığı gibi "doğa ile uyumlu yaşamak" değildir. Eğer, "doğa" kelimesini gerçek manasıyla alırsak, ahlâkın doğaya karşı yaşamak olduğunu iddia etmek gerçeğe daha yakın olacaktır. İnsan gibi ahlâk da irrasyoneldir, doğa dışı ve doğaüstüdür. Doğal insan ve doğal ahlâk mevcut değildir, Doğanın sınırları içerisinde insan değil, olsa olsa akılla donatılmış hayvandır. Doğanın sınırları içindeki ahlâk da ahlâk değil, bir çeşit bencillik, bir çeşit akli ve aydınlanmış bencilliktir." Darwinist düşüncenin öne sürdüğü "hayatta kalma mücadelesi"nde (ahlâki anlamda) en iyiler değil, en güçlü ve çevreye en iyi uyum sağlamış olanlar kazanır. Biyolojik gelişim ne insan haysiyetine ne de ahlâka doğru bir seyirdir (eğer insan haysiyeti ahlâkın kaynaklarından biri ise). Darwin'in insanı biyolojik tekâmülün en üst seviyesine ulaşabilir (üst insan olabilir), fakat insani niteliklerden, hatta insan haysiyetinden mahrum kalır. Çünkü bunu ona ancak Tanrı bahşedebilir.
Sayfa 194
Reklam
Anlam tesellisi
Diyelim ki arabamızla giderken arkadan bir araç çarptı. Bu hadisenin gerçek sebebi nedir? İlk akla gelen şudur: Biz yavaş gidiyorduk veya bize çarpan kişi frene basması gerekirken basmadı. Veya o kişi telefonla konuşarak araba kullanıyordu ve hadiseye bu ihmaliyle sebebiyet verdi. Ama biz yıllardır trafikteyiz ve telefonuyla araç kullanan binlerce insan var. Bu kaza dün degil bugün niye oldu? Bunun sebebini balatalarda, frenlerde, debriyajlarda aramak oldukça kısıtlı bir bakış açısıdır.
251 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir Çift Yürek ~ Marlo Morgan Amerikalı bir doktorun Avustralya 'ya gidip sonrasında aborjinlerin ruhsal yolculuğuna katılmasıyla başlıyor herşey. Yalnız yazar kendi isteği ve dileği ile değil Aborjinlerin onu seçmesi ile onlara katılıyor. Bu yolculuğun herkes ve herşey için bir anlamı var. Buradaki aborjinler Gerçek İnsanlar Kabilesi ,
Bir Çift Yürek
Bir Çift YürekMarlo Morgan · Klan Yayınları · 201923,4bin okunma
10 Yılda 15 Milyon Genç Heder Ediliyor..
Bugün takvim yaprakları 20 Mayıs'ı göstermektedir. 19 Mayıs ile ilgili yaptığım bir araştırmada şöyle bir metin ile karşılaştım: "19 Mayıs 1919, esaretten kurtuluşa atılan ilk adım, İşgal altındaki bir ülkenin kurtuluşunu millette gören ve İngiliz donanmasının demir attığı İstanbul'dan silah arkadaşlarıyla Anadolu'ya geçen
552 syf.
·
Puan vermedi
Ne umuyordum ne buldum
Başörtülü biri ve kendimi müslüman olarak adlandıran biri olarak yazıyorum bu incelemeyi. İlk olarak şunu belirtmek isterim ben hep zıt görüşleri okurum ve karşı tarafında düşüncelerini merak ederim. Tek bir bakış açısıyla bakmamak adına. Bu kitap müslüman camiasında çok meşhur. Ben de bu yüzden merak edip okuma şansı verdim. Kitabın başından
Huzur Sokağı
Huzur SokağıŞule Yüksel Şenler · Timaş Yayınları · 202115,9bin okunma
Reklam
624 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
''Çırpınan Kadın''
Çırpınan Kadın
Çırpınan Kadın
Ah gülnaz ah! Sen nasıl dayandın onca acıya ve nasıl sağlam çıkabildin? Hayran kalmamak elde değil.
Osman Akdere
Osman Akdere
yazarımızın muhteşem bir eseri ile geldim. Öncelikle böyle muhteşem bir kitapla tanışmama neden olduğu için yazarıma çok teşekkür ederim. Kitabın içeriği aslında hiç uzak olmadığımız ve neredeyse hergün görmezden geldiğimiz 3.sayfa haberleri olmaktan öte gitmeyen kadın zulmünü temel alıyor. Alışkanlık halini almış olduğu için çok dikkat etmediğimiz hakikatler tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Aşiretler, töreler, tarikatler ve yozlaşmış ataerkil toplumun kadını nasıl değersizleştirdiğini kullanılacak bir eşya gibi savurduklarını sonra da öldürüp bir köşeye attıklarını ve bunun maalesef yasalarda hiç bir caydırıcı cezasının olmadığını haykırıyor yazarımız. Aslında kadın ''anneydi, değerliydi, el üstünde tutulmalıydı, pamuklara sarılmalıydı, ki dinimiz değil miydi cenneti kadınların ayaklarının altına seren'' Peki şimdi bu yapılanlar dinin kanunların yok sayılması kadınları ayaklar altına almak neydi? Hem Mustafa Kemal'in getirmiş olduğu medeni hukuka hem gerçek islam'a yakışıyor muydu bu yapılanlar? Kitap Urfa'dan İstanbul'a kaçmak zorunda kalan Gülnaz ve onu öldürmekle görevlendirilen Bedran'ın hayatını birbirlerine sahip çıkıp dayatılan haksızlıklara nasıl göğüs gerdiklerini anlatıyor. Tabi aralarda yazarımızın biz kadınlar adına yaptıkları haykırışları da unutmamak lazım. Yazarımızın da dediği gibi biz kadınlar herşeyi başarabiliriz yeter ki inanalım.
Çırpınan Kadın
Çırpınan KadınOsman Akdere · Elpis Yayınları · 202320 okunma
<<Tahsil tahsil ille de tahsil!..>> deniliyor. Herkes evlâtları için, nesiller için, milletin istikbâli için, dâimâ ve haklı olarak tahsilin ve ilmin altını çiziyor. Yıllarca ömür, tonlarca para sarf ediliyor. Binalar, kampüsler, imkânlar ve daha neler neler... Netice? • <<Not vermedi>> diye hocasını öldüren talebeler... • Sokakta şiddet, ailede şiddet, hastahânede şiddet... • Hapishâneler dolusu tahsilli hak-hukuk çiğneyen insanlar... Dînî tahsilde de sıkıntı çok: Elhamdülillah çok sayıda imam-hatipler ve ilâhiyatlar var. Buralarda Arapça öğretiliyor, dînî ilimler okutuluyor. Netice? • Üzülerek öğreniyoruz ki bu okullarda, namaz kılma nisbeti çok düşük. • Takvâ, istikamet ve şahsiyet hususlarında büyük kusurlar var. Demek ki; Sadece zâhirî eğitim kâfî değil... Onunla birlikte mutlaka kalbî eğitim ve gerçek tahsil şart. Zira dünyaya gelişimizin gayesi, Cenâb-ı Hakk'a kulluk / ليعبدون ve O'nu kalpte tanıyabilmek / ليعرفون . Bu gaye, aynı zamanda, yüreğinden rahmet taşıran bir merhamet ve şefkat insanı olabilmeyi gerektirir.
Sayfa 124 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.