Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yalnızlık, acınacak bir durum değil, daha çok gizli bir krallıktır..."
"Ben yalnızım" diyor sanki her nesne; "demek ki, karşısında hiçbir şey yapamayacağınız bir zorunluluğa kapılmışım. Eğer kendimden başka hiçbir şey olmazsam, yıkılmaz olurum. Ne isem o ve sakınımsız olduğuma göre, yalnızlığım, yalnızlığınızı tanıyor."
Reklam
Ne kadar saygı duyuyor nesnelere. Her nesnenin kendine has bir güzelliği var; çünkü her nesne, kendisi olma edimi içinde, "yalnız"; her nesnenin içinde, yeri doldurulamayacak bir şey var.
Giacometti, çağdaşları için çalışmıyor, ne de gelecek kuşaklar için: Ölüleri nihayet kandırabilen heykeller yapıyor o.
Atölyeden sokağa çıktığımda, işte asıl o zaman, etrafımda hiçbirşey gerçek değil artık. Söylesem mi acaba? Bu atölyede, bir adam usulca ölüyor, tükeniyor, ve gözümüzün önünde, başkalaşıma uğrayarak tanrıçalara dönüşüyor.
Giacometti, elinden gelse, kendini un ufak edip toza dönüşecek; kim bilir ne kadar mutlu olur o zaman!
Reklam
Hepsi de çok güzel kişiler, gene de bana kalırsa, bu heykellerdeki hüzünle yalnızlık, ansızın çıplak kalan şekilsiz bir adamın, -şekilsizliğinin gözler önüne serildiğini anlar anlamaz, yalnızlık ve zaferini göstermek için- bu şekilsizliği dünyaya takdim edişindeki hüzünle yalnızlığı andırıyor.
Giacometti'nin, bir kere, tek bir kere olsun, bir insan ya da nesneye küçümseyici bir bakış fırlattığını sanmıyorum. Herkes en değerli yalnızlığı içinde görünüyor olmalı ona.
Asla yanılmayan, ancak sürekli yolunu kaybeden bir adam. Hep daha derine dalıyordu, akıl almaz, çıkışsız yerlere.
Her heykel, öylesine uzak ve yoğun bir gecede, geriler, -ya da ilerler- gibi ki, ölümle bir oluyor.
279 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.